Ve Tanrı buyurduki;
Bir melek yaratılsın,
Fakat olsun etten kemikten.
Gözlerinde cennet ırmakları parıldasın,
Bakışları bütün meleklerden sevecen.
Bir de yürek yapın ki ona
Cennet dağlarından büyük.
Bembeyaz ellerini uzatınca
Kıskansın dalgalardaki köpük.
Bırakın onun sessizliği
Anlamlı bakışlarında konuşsun.
Ve Tanrı buyurdu ki;
Meleğin İsmi Neva olsun...
Faust'un Mefistotales'e dediği gibi, " Zavallı şeytan bana ne verebilirsin ki... Sendeki gıda doyurmaz insanı, elindeki kızıl altın, cıva gibi akıp gider, senin kumar masanda kimse kazanmaz... Daha sarılırken başkasına bakar göndereceğin kızlar..."
"Toprağa düşen yağmur damlasının çiçeğe, ota merhameti var. İnsanlık bu kelimenin ciddiyetini ne zaman fark edecek? Ne zaman sokakta yatan insanın, kocasından dayak yiyen kadının, tarlada yağmur için dua eden köylünün, iftiraya uğramış genç kızın, aç olduğu için hırsızlık yapan adamın, yatağında tek başına ölümü bekleyen bir hastanın, haksızlığa uğrayan milletlerin, yitip giden, kaybolan bir gençliğin sorumluluğunu hissedebilecek?
Merhamet kelimesini duyunca gözyaşları ne zaman dökülecek?"