“Kişi bir bunalıma tanık olduğunda,” diyor Füsun (Erbulak), “hemen kendine acımaya başlıyor. Derdini anlatan insandan daha mı mutsuzum; o kötü durumdaysa, ben be haldeyim vb. sorgulamalar devreye giriyor. Yirminci yüzyıl defolup giderken, genci, yaşlısı büyük bir çoğunluk bıkkın. Sevinçler, kahkahalar cimrileşmiş”