Tümüyle varoluşun mucizevi belirsizliği ve çok anlamlılığı içinde duruyorken, nasıl olur da insan soru sormaz, soru sormanın hazzıyla ve ihtirasıyla titremez?
Gökyüzünden yoksun gözü pek bir manzara, seyircisiz devasa bir oyun, ruhsal yalnızlığın en dehşet verici çığlığı etrafında giderek şiddetlenen bir suskunluk...
Ancak trajik bir doğaya sahip olanların sayesinde hissetmenin derinliğini fark ediyoruz. Ve sadece ölçüsüz olanların sayesinde insanlık kendi olanca sınırının farkına varıyor.