" Ah! İnsanın nasıl ağladığını bilseydiniz,
Yalnız ve yurtsuz yaşamaktan...
Arasıra meskenimin önünden,
Geçerdiniz.
Eğer bilseydiniz ne husule getirdiğini,
Saf bir nazarın mahzun bir ruhta;
Pencereme bakardınız,
Gûya tesadüfle.
Eğer bilseydiniz nasıl bir mehem getirir,
Bir kalbe bir başka kalbin huzuru,
Kapımın altında otururdunuz,
Bir hemşire gibi.
Bilseydiniz ki ben sizi seviyorum,
Hususile nasıl sevdiğimi bilseydiniz,
Hattâ belki içeri girerdiniz,
Sadece... "
Ah! İnsanın nasıl ağladığını bilseydiniz,
Yalnız ve yurtsuz yaşamaktan...
Arasıra meskenimin önünden,
Geçerdiniz.
Eğer bilseydiniz ne husule getirdiğini,
Saf bir nazarın mahzun bir ruhta;
Pencereme bakardınız,
Gûya tesadüfle.
Eğer bilseydiniz nasıl bir mehem getirir,
Bir kalbe bir başka kalbin huzuru,
Kapımın altında otururdunuz,
Bir hemşire gibi.
Bilseydiniz ki ben sizi seviyorum,
Hususile nasıl sevdiğimi bilseydiniz,
Hattâ belki içeri girerdiniz,
Sadece...
Seven el de çok defa, sevdiğini okşarken,
Farkında olmıyarak, kalbinde yara açar.
Kırılır kalp sessizce, hiç mi hiç sezdirmeden,
Sevginin çiçeği kısa zamanda solar.