" Mutluluk" ve “Mutfak" kelimelerinin ilk hecesinîn aynı olması bir tesadüf olamazdı. Sofra demek, aş demek hayata bağlı kalmayı sürdürmek demekti. Pişen bir yemek, her şey yolunda demekti. Dumanı tüten bir çaydanlık, ocakta ısınan bir tencere, fırında kabaran bir kek ve kızaran ekmekler. Buğulanan pencereler, etrafa yayılan kokular ve masaya buyur edilen insanlar. Kahvaltının mutlulukla olan ilişkisinden çok daha fazlası mutfakta vardı.