“ Romanları yalnızca hikayelerine bakarak, yani yüzeylerinde kalarak okumak, hiçbir zaman gerçekten okumanın yerine geçmez. Hikaye, yalnızca ne anlatmış sorusunun karşılığıdır. Neyi nasıl anlatmış sorusunun karşılığı, nitelikli, doğru okuma biçimini yaratır. Ve yazınsal metinleri hep neyi nasıl anlatmış sorularının yanıtlarına ulaşmaya çalışarak okumak, hem bambaşka bir okuma kültürünün oluşmasını sağlar, hem de yazılanları sanki bir ön kabül olarak hep olumlamak yerine gerçekten nasıl olduklarını anlamanın yollarını gösterir.