"bazı şeylerin kıymetini ya hiç anlayamıyoruz ya da çok geç anlıyoruz. Hayatın, merhametli bir anne gibi, bir yolunu bulup avucumuza tutuşturduğu, kulağımıza küpe eylediği öğütleri hıfzetme konusunda çok gevşek davranıyoruz. Kolayca unutuyoruz yaşadıklarımızı. Düşündüklerimizi. Pişmanlıklarımızı. Hatta güzidelerimizi, kahramanlarımızı, kaybolduğumuzda bizi bulanları, düştüğümüzde elimizden tutup kaldıranları... Unutmak, yanı başımızda bekleyen bir ilaç sanki ya da bizi yavaş yavaş çürüten, öldüren bir zehir. Zamanın kulağımıza fısıldadıklarını biz de yere göğe üfleyip atıveriyoruz içimizden. Üstelik, zaman âdil bir yargıç; tarih de hakikati kollayan dürüst bir sarraf değil."