Her aydın biliyor ki, hala Türkiye'de demokrasi yok. Niçin yok? Çünkü demokrasiyi biz almadık, bize verdiler. Bize verilmiş olduğu için de, ona bir türlü sahip çıkamıyoruz. Çünkü o demokraside alınterimiz, gözyaşımız, kanımız, canımız yok..
Herhangi bir otu koklayınca nane gibi kokarsa, anlayın ki o ot nanedir, yook maydanoz gibi kokarsa, hiç kuşkunuz kalmasın, bilin ki maydonuzdur. Ancak, naneler arasında uzun süre bulunmasından ötürü, nane kokusu veren maydanozlar olduğu gibi, maydanozlara sürtünüp maydanoz gibi kokan nanelerde vardır. Koku, hiçbir zaman sizi aldatmamalıdır. Çok dikkatli davranmalısınız, dalga geçip de, nane, yada maydanoz diye ısırgan otunu koklarsanız, burnunuzu dalar. Çünkü son günlerde muhalifler, ısırgan otlarının üstüne nane ruhu, maydanoz tozu dökerek, aramızda ilişik yaratmaya çalışıyorlar.
" Eşek konuştu!'' diye şaşırıyoruz. *Aman bizde konuşan eşekler de var!* diye seviniyoruz. Biz, konuşan eşek değil, yük taşıyan eşek, buna karşılık yük taşıyan insan değil, konuşan insan istiyoruz.
Önce nüfusumuzun yüzdeüç arttığını gözden uzak tutmayalım. Buna karşılık ulusal gelirimiz yüzdeiki azalmaktadır. Bu durumda yüzdeyedi oranında yatırım gerekir. Ulusal gelirimizin yüzdealtmışını sağlayan memur ve ücretliler ise ulusal gelirden ancak yüzdeondokuz oranımda pay almaktadırlar. Öyleyse ne yapmalıyız? Şimdi de yine rakamlarla onu açıklayalım. Yüzdeyedi yatırımı, yüzdeüç nüfus artışıyla çarpıp dörde bölmeli, kalanı yüzdeondokuzdan çıkarır, yüzdebeşe bölerseniz ne kalır? İşte bütün sorun burda. Her ne kalıyorsa işte o elde kalana yüzdealtmış ekleyip ondaüçle çarptıktan sonra yüzdeüçbuçuğa bölelim, ne çıkar? Ne çıkarsa çıkar, işte o çıkanı on yılda yüzde 980 oranında artan geçim pahalılığıyla toplarsanız, buna bir de 58 95 61 (bizim evin telefon numarasıdır) ekledikten sonra ne olur? Hah işte bizim bugünkü durumumuzu açıkça ortaya koyar.
Her yiğidin yüreğinde bir aslan yatar, demişler. Biz de yiğit değil miyiz ya... Bizim yiğitlerin, babayiğitlerin yüreği maşallah hayvanat bahçesi gibidir. O yürekte bir değil, bin aslan yatar.
Şurada kaç insansak, hepimizin ayrı ayrı, göz açıp kapayana dek ülkeyi hop diye kalkındıracak planlarımız vardır.