Ah canım, sen bütün bu şatafatlı duygulardan kurtulmak istiyordun hani. Herkes kendince şaşırtıcı bulduğu şeyi düşünmek istiyor, başka bir şey yok. Bütün herkes dünyaya ait olma duygusunun icadı için çalışıyor.
"Neydi o sevgiyle ilgili söylediğin şey, diyor Sussanne, bir daha söylesene.
İnsan ne zaman ki artık kaçmıyor, diye tekrarlıyorum, o zaman seviyor demektir, olmayacak şartların içine gireceğini bildiği halde."
İnşaat firmasının düzen işgüzarlığı öfkelendiriyor beni. Yapı teknik ressamı, tasarımcı ve statikçi hanımlar ve beyler pırıl pırıl bir kaldırıma önem veriyorlar! Görkemli binalarının önünde en ufak bir toz taneciği bile olmamalı! Birkaç yaprak görmeye bile tahammülleri yok! Soruyorum kendime, acaba bu hanımlar ve beyler hiç çocuk olmadılar mı, çalım atarak önlerinde birkaç yaprak sürüklemekten hiç zevk almadılar mı, bu arada çıkan ayakkabılarının burnunda havalanan yaprakların görüntüsü kızgın annelerine veya korkunç öğretmenlerine veya kendi zavallı ruhlarının fısıltısına katlanmakta onlara hiç yardımcı olmadı mı? Acaba hanımlar ve beyler hep böyle kendilerinden uzak mıydılar ve bu nedenle mi pırıl pırıl kaldırımların mükemmel sözcüleri haline geldiler?
Hiç değilse yüreğimin ağzıma getirilmediği bir mekan olmalı dünya üzerinde. Hiç değilse hiçbir şeyin bana fazla yaklaşmadığı, benden hiçbir şeyin istenmediği bir mekan olmalı dünya üstünde.