Niçin yaşadığını bilmeyen ve buna da bir cevap bulamamış bir adamın ızdırabı olarak gördüm ben Oblomov' u.
Bir adamın(ya da temsil ettiği insanların) Bir şeyleri sürekli ağırdan alarak ve erteleyerek ve hiç bir amaç olmadan yaşıyor olmasının, yani yaşıyor gibi gözükürken aslında ölü bir hayat sürüyor olmasının müthiş tasviri.
Doğduğu çiftlikte yaşayan herkes gibi o da dış dünyadan soyutlanarak büyümüş , ne zaman ki dışarıya açılacak gibi olsa gördüğü kötü şeyler onu daha da çok içine ve evine kapanmasına sebep olmuş. Aklı, ruhu benliği hep o korunaklılıkla birlikte kurduğu hayal dünyasında yaşayarak temiz kalmış ve Uyuyarak kendini gerçek dünyadan koparmış.
Dışarıdan tembellik olarak gözüken olayın arka perdesinde gizlenmiş onca sebep...
Bir psikiyatrist dehası olan Dostoyevski, boşuna hayran kalmamış, yazarımıza.
Kitapta ki karakterlerin hepsi, birbirinden bariz bir şekilde çok farklı. Onlarda tıpkı Oblomov gibi toplumda ki yaşayan insanların birer temsili.
Aynı zaman da Kitab,
Kendinizi de sorgulamanızı sağlayaraktan, bir ayna vazifesi görüyor en azından benim için öyle oldu...
Kitabı okurken yer yer sıkılabilirsiniz belki ama bitirdiğinizde okumaktan çok mutluluk duyduğunuz eserlerden biri olacak.
Kitabın sonu ise ayrı bir hayat dersi...
Okuyucuya çok şeyler katacaĝını düşündüğüm bu eseri herkese tavsiye ediyorum.