İskender Pala
Güneşe bakanın yıldızı görmeyeceği aşikardı.Bu, yıldızın kaybolduğu anlamına mı gelirdi ? Belki de asıl mesele buydu. Güneş doğunca yıldızlar görünmüyordu ama kayıp da olmuyorlardı.
... Mesele yabancı aydınlıklardan kurtulmaktaydı ; şüphelerden yani. Kalbime güneş ışığı vurduğu zaman bile yıldızımın yine orada durduğundan emin oldum.
Od: Bir Yunus Romanı bir kişiye kitap okumayı ödev olarak vermek o kitabı katletmektir. Ama o kadar acı vaziyetteyiz ki ödev olmadan da pek okuyamıyoruz!!!!(çelişki biliyorum ama vaziyet bu)Ödev olduğu için uzaklasa sıkıla okuyup lastik gibi uzatmıştım (manasa doğru yol alıyordu) bitirdim tekrar sakin kafayla okuduğumda büyük bir hazine sunan gerek tarihi gerek sosyal gerekse dini güzel mesajlar veren tatlı bir eserdi.
Bazı kitapların her yerini çizmek istersin ya hani, böyle içine işler. Bir okuduğun cümleyi bir kere daha okursun. Bir kere daha ve tekrar tekrar.. İşte öyle bir eserin tam demindeyim 📖🍀
Aşkın aldı benden beni
Bana Sen'i gerek Sen'i
Ben yanarım dün ü günü
Bana Sen'i gerek Sen'i
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana Sen'i gerek Sen'i
Cennet, cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver Sen anı
Bana Sen'i gerek Sen'i
... parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek, burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı sevenin Canan’ı buradadır. O nokta yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına süveyda yahut Sevda derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü Sevda kara talih içinde, o kara kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri bütün aşk fırtınaları işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa aşık artık ne yaptığını bilmez olur
Doğruluk mu daha büyük meziyettir yoksa yiğitlik mi ? Diye sorar, cevap ne olursa olsun , “bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı “ derdi.