Ben Laerte’in oğlu Odysseus’um. Yurdum İthaka’dır…
İnsana kendi yurdundan ve ana babasının yanından daha sıcak hiçbir yer olamaz. Yabancı bir ülkenin en zengin konağında yaşasa bile, insan gene uzaklardaki baba evini özler durur…
Bir insanın dış görünüşü hiçte hoş olmayabilir;ama tanrı onun konuşmasına öyle bir güzellik vermiştir ki konuştuğu zaman herkes hayranlıkla ona bakar.Kimseyi kırmadan,nezaketle ve güzellikle konuşur;böylece de tüm toplantıların en saygın kişisi olur ve yolda yürürken herkes ona bir tanrıymış gibi bakar...
Daha çok sayarım, Demodokos,
seni tekmil ölümlülerden.
Sanatı ya Musa öğretti sana, ya da Apollon.
Ne güzel söyledin Akha'ların destanını,
olduğu gibi, neler yaptıklarını ne güzel söyledin,
nelere katlandıklarını, neler çektiklerini.
Haydi şimdi geç başka bir konuya,
şu tahta at olayını anlat şimdi bize,
Athena'nm yardımıyla Epelos yapmıştı onu hani,
getirmiş Akropolis'e dayamıştı tanrısal Odysseus da kurnazca,
İiyon'u yıkacak adamlarla doluydu içi.
Anlatabilir sen bunları, getirip bir biçimine,
bundan böyle tekmil insanlara ben de diyeceğim ki:
Tanrı sevdi onu, tanrısal bir şiir bağışladı ona.
Odysseus'un da yiyordu içi içini, yanaklarını ıslatıyordu
kirpiklerinden sızan yaşlar...
Yeryüzünde yaşayan bütün insanlar arasından en büyük saygıyı şairler görür;çünkü onlara sanatlarını şair topluluğunu çok seven ilham perisi öğretmiştir.