Sevkatli bir söz ya da kokulu bir öpücük hatırlamıyorum. Babam bazen bana diz çöktürür, elini başıma koyup ezbere şükür cümleleri sayardı ama ağır bir eldi hatirladigim; sevkayli bir dokunuş degildi.
"Parlak tüylerle donanmış, cıvıl cıvıl sesli saray kadınları yaldızlı kafese hapsedilmiş kuşlar gibiydi. Ben onların arasında özgürlüğü için yanıp tutuşan ve etrafındaki parmaklıklara şarkı söyleyemeyen sade kızılgerdan kuşuyum."