Bir umutsuzluktur kaplıyor yeniden içinizi. Ve tam bir ne yapacağını bilmezlik içinde, olduğunuz yerde kalıyor, ağlıyor, geceyi bekliyorsunuz; size hiç göz kırptırmayacak geceyi ve bu geceden daha sıkıntılı sabahı. Ve böyle bin bir şey...
Şunu şunu yapmak, şuraya şuraya gitmek, görmek, yaşamak, çıkıp dolaşmak istiyor canım; olmuyor. Ölünceye dek değilse bile, uzun bir süre için, hiç olmazsa olmayacak yine de.
Buraya sürülmüş, bütün edebiyatların o ölümsüz oyunlarını oynayacak bir sahnem oldu. Size o duyulmadık zenginlikleri bir bir gösterecektim. Sizin bulduğunuz o gömülerin tarihini inceliyorum. Sonrasını görüyorum! Kaos kadar hor görülüyor işte bilgeliğim. Sizi bekleyen şaşkınlığın yanında nedir ki benim hiçliğim?
Gökyüzü! Aşk! Özgürlük! Bu ne düştür hey çılgın çocuk,
Kora düşmüş kar gibi eritip bitirmiş seni!
Gördüğün büyük hayallerle dilin tutuk..
Ve korkunç sonsuzluk ürkütmüş mavi gözlerini!