Buraya sürülmüş, bütün edebiyatların o ölümsüz oyunlarını oynayacak bir sahnem oldu. Size o duyulmadık zenginlikleri bir bir gösterecektim. Sizin bulduğunuz o gömülerin tarihini inceliyorum. Sonrasını görüyorum! Kaos kadar hor görülüyor işte bilgeliğim. Sizi bekleyen şaşkınlığın yanında nedir ki benim hiçliğim.
Gökyüzü! Aşk! Özgürlük! Bu ne düştür hey çılgın çocuk,
Kora düşmüş kar gibi eritip bitirmiş seni!
Gördüğün büyük hayallerle dilin tutuk..
Ve korkunç sonsuzluk ürkütmüş mavi gözlerini!
“ Yeter, yeter ağladıklarım; artık doymuşum
Fecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz,
Aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum;
Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz.”