Ok, Balta ve Mancınık

C.W.C. Oman

En Eski Ok, Balta ve Mancınık Gönderileri

En Eski Ok, Balta ve Mancınık kitaplarını, en eski Ok, Balta ve Mancınık sözleri ve alıntılarını, en eski Ok, Balta ve Mancınık yazarlarını, en eski Ok, Balta ve Mancınık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bizanslılar ve Düşmanları
Türk ordusu mızrak ve pala taşıyan, zafer içinse oklarına güvenen sayısız hafif atlı askeri çetelerden oluşuyordu. Taktikleri aslında Atilla'nın taktiklerinin aynısı, Alp Arslan ve Batu Han'nın taktiklerinin habercisiydi. Türkler, " her türlü pusu ve manevraya yatkın" keşif kollarını yerleştirirken de çok dikkatli oldukları için süpriz saldırılarla nadiren karşılaşıyor, hatta hiç karşılaşmıyorlardı. Ne var ki eşit konumda ve açık alanda yapılan bir savaşta, onlara hemen yaklaşması ve uzaktan karşılıklı ok atışına girmemesi tavsiye edilen Bizans ağır süvarisi tarafından alaşağı edilebiliyorlardı. Düzenli piyadeyi yaramıyor aslında piyadeye saldırmaktan kaçınıyorlardı, çünkü Bizans yaya okçularının yayları onların kısa silahlarına kıyasla daha uzun menzilliydi. Dolayısıyla bu yaya okçular, düşman atlarını önceden vurabiliyorlardı. Türklerin üzerlerindeki zırhlar atlarını değil sadece kendi vücutlarını koruduğu için bir anda atsız yani tamamiyle çaresiz durumda kalabiliyorlarladı. Bozkır göçebesi asla kendi ayakları üzerinde savaşma alışkanlığı edinememiştir. Dolayısıyla Türklerle atsız savaşmak tercih ediliyordu; ancak, hızlı toparlanabildikleri için takip sırasında daima dikkatli olmak ve askerlerin kaçmasına izin vermemek gerekiyordu.
Doğuda savaş yüzyıllarca bir sanat olarak uygulanmışken, batıda sadece şiddetli bir çatışma sorunu olarak kaldı.
Reklam
7. yüzyılda Halid bin Velid ve Amr bin As önderliğinde Suriye ve Mısır'ı fetheden Araplar, zaferlerini ne silahlarının üstünlüğüne ne de örgütlerinin mükemmelliğne borçluydular. Kaderciliklerinden gelen fanatik cesaretleri sayesinde kendilerinden daha iyi silahlanmış, daha disiplinli askerlerin karşısına çıkabilmişlerdi.
Bizans'ın ihtişamı 1071' de yapılan Malazgirt Savaşı'yla sona erdi. Bu savaşa Romanos Diogenes'in aceleciği Asya thema'larındaki güçlerin Alp Arslan'ın okçuları tarafından yok edilmesine yol açtı. Asyalı soyluların feodal hizbinin adayı olan İsaakios Komnenos'un yükselişiyle belirginleşen merkezi çürüme, ordunun güçten düşmesine neden olmuş olabilir. Ancak ölümcül sonuca yol açan Malazgirt oldu, çünkü Anadolu'nun içlerindeki thema'ları Selçuklu Türkleri tarafından işgal edilince, imparatorluğun asker kaynağı olan ve beş yüz yıldır doğu ordusunun çekirdeğini oluşturan yiğit İsaurialıların ve Ermenilerin toprakları imparatorluktan  koptu.
İngilizler Ve Düşmanları
14. yüzyılın İngiliz zaferleri sadece savaşma heyecanıyla açıklanamazdı. Özgüven ve kavgacılık Roosebeke'teki Flamanlarda ya da Falkirk'deki İskoçlarda da eksik degildi, ama başarı kazanamamışlardı. Onları Crécy ya da Poitieres savaş alanlarının efendisi haline getiren, cesaretlerinden çok mükemmel silahları ve 'yeoman' taktikleriydi.
17. yüzyıl İngiltere'sinde olduğu gibi, 15. yüzyıl Bohemya'sında da fanatizm düzensizlik değil, katı bir disiplin yaratmıştı. Bütün ülkenin, yetişkin nüfusunun dönüşümlü olarak savaş meydanına süren iki kilise etkinlik bölgesine ayrıldığından eminiz. Bu nüfusun yarısı savaşa gittiğinde, diğeri geride kalıyor, kendisinin ve komşularının topraklarını işlemekle uğraşıyordu. Her adamı askere alan son derece kapsamlı bir askerlik yasası yürürlükteydi. Böylece fazla büyük olmayan bir devletin savaş alanına çok kalabalık orduları nasıl sürebildiğini anlamak mümkün olmaktadır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.