Resimli Tarih

Okült, Cadılık ve Büyü

Christopher Dell

Quotes

See All
20.yy
Yirminci yüzyılın ortasından itibaren büyünün tarihine kabullenme, merak ve çoğulculuk hakimdi, bir de şaşırtıcı bir yaratıcılık. Büyük ölçekli toplumsal değişiklikler -oy verme hakkının yayılması, yerleşik dinin otoritesinin giderek zayıflaması, bilgiye ulaşımın demokratikleşmesi- merak eden ve kendi kendine bilgi edinebilen bir toplum yarattı. Büyü ve büyücülük yirminci yüzyılda hâlâ eksantrik kabul edilse de, önceki dönemlerde karşılaşılan toplumsal amgalanma ve zulüm uzun zaman önce azaldı. Aleister Crowley şüphesiz yirminci yüzyılda büyüyü etkileyen bir figürdü insanları hem esinlendirdi hem de yabancılaştırdı. Aynı zamanda, özellikle basının konuya olan ilgisini artırdı. Onun törensel büyü anlayışı, Gerald Gardner'in 1940'lar ve 1950'lerde yarattığı Wicca kültürünü, Anton LaVey'in Satanizm Kilisesi'nin gelişimini de etkiledi. Satanizm Kilisesi, Crowley'in düsturu olan "Ne istersen yap" sloganını bir adım daha ileri taşıyarak geleneksel toplumsal yapıyla bütün bağlarını kopardı.
Gizemli Büyücü Nicolas Flamel
Bu kitapta tanıtılan bazı büyücüler gibi Nicolas Flamel de yaptıklarıyla değil, yaptığı iddia edilen şeylerle ünlenmiştir. 1330 civarında Fransa'daki Pontoise'de doğan Flanel Paris'te elyazması satıcılığı ve kâtiplik yapıyordu. 1418'de öldü ve Fransa'nın başkentine gömüldü. Flamel'in ölümünden iki yüzyıl sonra hakkında çeşit çeşit hikâye ortaya çıkmaya başladı. 1612'de Le Livre des figures hiéroglyphiques adlı kitapta Flamel hakkında bir dizi iddia yayımlandı: Birincisi, simyacılık sanatıni mükemmelleştirerek felsefe taşını ürettiği, ikincisi bu efsanevi maddenin yardımıyla hem çok zengin olduğu hem de karısı ve kendisi için ölümsüzlüğü sağladığıydı. İddialara göre Flamel okuyamadığı gizemli bir kitap eline geçtikten sonra simyayla ilgilenmeye başlamıştı. Kitabın tercümesinde yardım almak için İspanya'ya gitmiş ve orada tanıştığı Hıristiyanlık'a geçmiş bir Yahudi kitabın Abramelin Kitabı'nın bir parçası olduğunu tespit etmişti. Flamel kitabın şifresini çözmüş ve kısa bir süre sonra simya sanatını geliştirmeye başlamıştı. Abramelin Kitabı'nın da on beşinci yüzyıl civarında yazıldığı varsayılırken kitabın en eski elyazmasının yaklaşık 1608 tarihli olması da ilginçtir. Flamel efsanesi giderek büyüdü ve (ölümsüz olduğu için) on yedinci yüzyılda görüldüğü iddia edildi. Ayrıca Isaac Newton Theatrum Chemicum kitabının küçük bir bölümünde Flamel'i tartıştı. Daha yakın tarihte ise Harry Potter serisinde (1997-2007) bir karakter olarak ortaya çıkan Flamel kitapta felsefe taşını icat eden kişi olarak sunulur.
Reklam
Sihirli Bitkiler
Bitki ve otlar ister iksir tariflerinde ister ritüellerde kullanılsın, her zaman büyünün ana malzemeleri olmuştur. Örneğin zehirli itüzümü Yunan tanrıçası Kirkeyle ilişkilendirilmiş, öte yandan alıç dalları Romalılar tarafından büyücülüğe karşı korunmak için, Sırplar ve Hırvatlar tarafından da vampirleri öldürmek için kullanılmıştır. Ancak özellikle bir bitkinin sihirli olduğu konusunda görüş birliği sağlanmıştı: Adamotu. Bunun bir nedeni de bitkinin köklerinin ürpertici bir şekilde bir insanı andırmasıdır. Bu özelliği adamotu köklerinden yapılma tılsımların Ortaçağ'da çok yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu inancın bir başka nedeni de, bitkinin kökünü yiyenlerin halüsinasyonlar görmesi, hezeyna kapılmasıdır. *Adamotunun kökünden sökülünce çığlık attığına, bu çığlığın duyanı öldüreceğine -ya da delirteceğine- inanılırdı. Bu nedenle adamotu ip kullanılarak ya da bir köpek yardımıyla kopartılırdı.
Hermetik gelenek, günümüzde farklı düşünce okullarının toplamından oluşan "Batılı ezoterik geleneği" doğrudan beslemiştir. Batı ezoterizmi araştırmacısı Fransız
Antoine Faivre
Antoine Faivre
'ye göre bu geleneğin altı belirleyici niteliği vardır: ● Uyuşum: Genelde makrokozmos ve mikrokozmos kavrayışında ya da Hermetiklerin "aşağıda olan yukarıda olan gibidir" sözünde karşımıza çıkan, evrende paylaşılan bağlar olduğu inancı ● Canlı Doğa: Doğanın bütünüyle bilinçli bir düzenin bir parçası olduğu, her şeyin bir yaşam gücünü paylaştığı düşüncesi ● İmgeleme ve Aracılık: Ritüellerin, simgesel şekillerin ve aracı cinlerin farklı dünyalar ve gerçeklik düzeyleri arasında bağlantı kurabileceği düşüncesi ● Dönüşüm Deneyimi: Ezoterik pratiklerin bireyi dönüştüreceği, onda aslen ruhsal bir dönüşüme yol açacağı düşüncesi ● Uyuşturma Pratiği: Bütün dinlerin, inançların, vs. tek bir esas ilkeden kaynaklandığı, bu ilkeyi anlamanın farklı inanç sistemlerini birbirine daha yakınlaştıracağı düşüncesi ● İletim: Okült bilgilerin üstattan ehil olanlara, genelde bir inisiyasyon süreci yoluyla öğretilmesi
Mikrokozmos ve Makrokozmos
"Aşağıda olan yukarıda olan gibidir" Hermetikliğin temel öğretisidir. Bu öğreti, daha yüce bir varlık düzlemiyle etkileşime geçerek insanların amellerine etki etmeye uğraşan büyücülüğün büyük bölümünün mantiki temelidir. Mikrokozmosla (insan) makrokozmosun (evren) birbiriyle ilişkili olduğu düşüncesinin kökeni,
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
'dan kalan ve üçüncü ve altıncı yüzyıl arasında Neoplatoncular tarafından tamamen geliştirilen "Büyük Varlık Zinciri" kavramına kadar uzanır. Bu kavram en basit ifadesiyle Tanrı'dan cansız nesneye kadar her şeyin, insanın tam ortasında bulunduğu bir zincirde birbirine bağlı olduğunu ifade eder. Bu karşılıklı bağlı olma hali büyücülüğün büyük bölümünün entelektüel payandası açısından esas önemdedir çünkü insan evrenin küçük bir kopyasıysa ya da evrene bir şekilde bağlıysa, ikisi arasında doğal bir şekilde tekrar eden modeller ve paylaşılan duygular olması gerekir.
Nostradamus Kehanetleri
Nostradamus'un kehanetleri üzerine tartışmalar hâlâ sürüyor. Bunların sürekli salgınların, bitmeyen savaşların ve dini gerilimlerin damgasını vurduğu bir dönemde yaşamış olmasıyla yakından ilişkili olduğuna kimsenin şüphesi yok. Nostradamus'un gözünün önünde bazı görüntüler canlanana kadar bir káse suya bakarak kehanette bulunduğunu savunanlar da var. Bazıları da Nostradamus'un bibliyomansiye başvurduğunu, kitapların rastgele bir sayfasını açarak kehanette bulunduğunu savunur - bu teknik, ilahi güçlerin tavsiyesini almak için Kutsal Kitap kullanılarak da uygulanır.
Reklam
- Son -
Büyücülüğün yeniden keşfi, yirminci yüzyıl boyunca filizlenen feminist hareketle de doğrudan ilişkilendirilebilir. Geçmişin tanrıçaları -pek çok başka tanrıçanın yanında Diana, Ceres, Artemis ve Freya- tek bir "kutsal dişi"nin tezahürleri olarak görülür. Cadılık ve büyücülüğe duyulan yeni ilginin merkezinde, eskiden beri insanları kendine çeken bereket miti özellikle de toprağın bereketi- yatar. Amerikalı mitoloji uzmanı
Joseph Campbell
Joseph Campbell
'in dediği gibi: “Kadın büyüsü ve toprak büyüsü aynı şeydir."
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.