Yirminci yüzyılın ortasından itibaren büyünün tarihine kabullenme, merak ve çoğulculuk hakimdi, bir de şaşırtıcı bir yaratıcılık. Büyük ölçekli toplumsal değişiklikler -oy verme hakkının yayılması, yerleşik dinin otoritesinin giderek zayıflaması, bilgiye ulaşımın demokratikleşmesi- merak eden ve kendi kendine bilgi edinebilen bir toplum yarattı. Büyü ve büyücülük yirminci yüzyılda hâlâ eksantrik kabul edilse de, önceki dönemlerde karşılaşılan toplumsal
amgalanma ve zulüm uzun zaman önce azaldı.
Aleister Crowley şüphesiz yirminci yüzyılda büyüyü etkileyen bir figürdü insanları hem esinlendirdi hem de yabancılaştırdı.
Aynı zamanda, özellikle basının konuya olan ilgisini artırdı. Onun törensel büyü anlayışı, Gerald Gardner'in 1940'lar ve 1950'lerde yarattığı Wicca kültürünü, Anton LaVey'in Satanizm Kilisesi'nin gelişimini de etkiledi. Satanizm Kilisesi, Crowley'in düsturu olan "Ne istersen yap" sloganını bir adım daha ileri taşıyarak geleneksel toplumsal yapıyla bütün bağlarını kopardı.