Varlığın Ve Sanatın Dili

Okuma Biçimleri

Hilmi Yavuz

Quotes

See All
Bilinenden başlayayım: Bir edebî metnin üretim ve tüketim sürecinin üç temel unsuru vardır: Yazar (üretici), yapıt (ürün) ve okur (tüketici). Bunlardan herhangi biri olmazsa, üretim ve tüketim süreci tamamlanmış olmaz. Bu unsurlar da, ‘okuma biçimleri’nin bağlamını oluştururlar. Dolayısıyla, birbirinden farklı üç ‘okuma biçimi’ni ayırt etmemiz mümkün hale gelir: Yazar merkezli okuma, metin merkezli okuma ve okur merkezli okuma! Orta Çağ belagatinin kullandığı terimlerle söylersek intentio auctoris (‘yazarın niyeti’ veya ‘yazar merkezli okuma’), intentio operis (‘metnin niyeti’ veya ‘metin merkezli okuma’) ve intentio lectoris (‘okurun niyeti’ veya ‘okur merkezli okuma’). Kısaca okuma, yorumlama ve anlamlandırma uğraşı, ya o metnin yazarının metne verdiği anlamın ne olduğunu (yazarın niyetini) bularak, ya yazarından bağımsız olarak metnin kendisinin anlamını (metnin niyetini) ortaya koyarak, ya da okurun o metni nasıl yorumladığına (okurun niyetine) bakılarak gerçekleştirilebilir.
Sayfa 14 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
“Yorumlama, Gadamer’e göre, ufukların kesişmesidir (fusion of horizons); -‘geçmişle bugünün, yazarla okurun’ ufuklarının kesişmesi!”
Reklam
Şiir Hangi Sözcüklerle Yazılmalı Ki…
Şiir, dilin sözdağarından (vokabülerinden) seçilen sözcüklerle yazılacaktır da, bu seçme işi nasıl olacaktır? Roman Jakobson, 20. yüzyıl dilbiliminin büyük yol açıcısı, ‘Linguistics and Poetics’ adlı makalesinde, dilin iki ekseninden birinin ‘seçici’ (selective), ötekininse ‘birleştirici’ (combinative) ekseni olduğunu bildirir; ilki metaforu (eğretileme, istiare) verir bize, İkincisi metonimiyi (düzdeğişmece, mecaz-ı mürsel)... Bir örnekle anlatayım: Necip Fazıl’ın bir şiirindeki, “Ve bahtı göklerin altın çivilerinde” dizesini alalım: Bu dizede şair, örtük olarak, ‘yıldızlar’ı anlatmak istemiştir ve bunun için, yıldızlarla benzeşim ilişkisi kurabileceği bir sözdağarından ‘altın çiviler’i seçmiştir. Şair, pekâlâ, bu sözdağarından başka bir sözcük ya da sözcükler seçebilir; yıldızları, örneğin, sarı buğdaylara da benzetebilirdi; - ama ‘altın çiviler’de karar kılmış, böylece ‘çiviler’ ile ‘yıldızlar’ arasında birebir bir paralellik ya da metaforik bir ilişki kurulmasını sağlamıştır. Jakobson’un ‘seçici eksen’i budur. ‘Altın çiviler’i ‘gökler’le birleştirmek ise, ‘birleştirici eksen’in işidir. Bu da, ‘göklerin altın çivileri’ tümce parçasının, metonimik bir ilişki kurması demektir.
Sayfa 107 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Şiir ve Gerçeklik
Şiirin, gerçeklikle olan ilişkisi, problematiktir: Gerçeklik, herhangi bir değiştirime uğratılmaksızın dile getirildiğinde, şiir olmaz; değiştirime uğratılarak dile getirildiğinde ise, gerçeklik olmaktan çıkar. Bu problematik ilişkinin çözümü, şiir dilini gündelik konuşma dilinden ayırmak; şiir dilini ‘sembolik dil’, gerçekliğin dilini de
Sayfa 82 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Yaşama bakışım, dünyayı kavrayışım, onu artık sürekli bir kavga olarak nitelediğimi özetliyor. Şiir de bu kavganın bilincini vermekle yükümlü olmalı. İçinde bulunduğumuz durumun, yaşadığımız olayların, düşlediğimiz geleceğin ne olduğunu, nasıl olacağını sezdirmeli, giderek kavratmalı. Bu yüzden güncel olanı yakından izlemeli. Somutlamalı güncel olanı. İnancı, umudu, aydınlığı, yarını, arkadaşlığı, cesareti soyut kavramlardan çıkarıp günlük yaşamımızda yerleri, anlamları olan somut karşılıklarına ulaştırmalı." -Kemal Özer
Timaş Yayınları
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.