Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
Okuyucu
Bernhard SchlinkOkuyucu Yorumları ve İncelemeleri
Okuyucu yorumları ve incelemelerini, Okuyucu kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Okuyucu puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.🖎 Merak ettiğim kitaplardan biriydi Okuyucu, belki kitap adı gereği ilgi çekiciydi. Kitabın yazarı Bernhard Schlink, kendisi yazar olmaktan çok bir hukukçu. Bir hukukçu ve Almanya denince akıllara ikinci dünya savaşı dönemi ister istemez geliyor. Savaştan sonra bir yargı süreci işlemekte. Bu kitapta da yargılanan bir kadın ve ortak geçmişe sahip olduğu bir hukukçu ilişkisi ekseninde, anlatı şekilde, bölümler halinde bir kitap. Okuması kolay, kolay olduğundan edebi değeri düşük kanımca, sonuç olarak günümüz Alman yazarlarından sayılmakta, günümüzün yazarları, en azından yaşayan yazarlardan kitap okuyunca, kitaplarda hep bir eksiklik seziyorum.
🖎 Gelelim velhasıl kitabın konusuna, başlangıçta müstehcen süreçlerle başlayan bu süreç içerisinde kitap okumayı da bir tür ritüel haline getiren, ben bugün yaşıyorum ama oturdum geçmişimi yazıyorum diyen bir kitap... Arka plandaki verilmek istenen mesajlar da eksik geldi, okudum da geriye ne kaldı, bir kadın-erkek ilişkisi, sonra yıllar sonra tekrar karşılaşmalar... Kadının hazin sonu, erkeğin bir nebze suçluluk psikolojisi... Çok fazla beklentisiz okunacak bir kitap...
SPOİLER
Kitapta beni vuran ne iki insan arasındaki yaş farkı ne soykırım davaları ne de Hanna'nın sonu oldu. Kitaba bir bütünlük içinde bakıldığında elbette fazlasıyla yer kaplayan konular bunlardı. Ama benim bir dakikalığına pür dikkat kesildiğim yer küçük bir paragraftı.
Bir insan hakkında bir şey biliyorsunuz ve o şey belki o insanın hayatını kurtaracak ama kişinin kendisi bunu kimseye söylememiş ve hâlâ söylememeyi tercih ediyor. Ya utanç duyduğu için ya gururu için ya da her nedense. Onun hakkındaki o bilgiyi açıklar mısınız? Onun iyiliği için, onun bu bilgiyi saklama özgürlüğünü elinden alır mısınız? Daha önce yaşadığım ve büyük bir ikilemde kaldığım bu konuyu bir anda önümde görmek beni bir an şaşırttı. İkilemimi çözdü mü? Hayır. Ama "rahatlattı". O paragraf şuydu
#93268911
Kitaba hakkında hiçbir fikrim olmadan başladım. Başta bir aşk hikayesi okuduğumu düşünsem de konu bir anda bambaşka bir yere saptı. Hem de hiç ipucu vermeden. Sayfayı bir çevirdim; toplama kampı davaları. Soykırım sonrası neslin ikilemini Michael'da gördük. Affedebilir miyiz? Buna verilen kesin bir cevap da yok bu arada. Bir tarafı savunmaya, haklı çıkarmaya çalışmıyor yazar, sadece soruyor.
Kitabın otobiyografik bir roman olup olmadığını merak ettim. Biraz araştırdım ama kesin bir şey bulamadım. Öyle olduğunu düşünmek benim için daha vurucu kılıyor hikayeyi.
Övüldüğü kadar vardı bence,Başlarda 15 yaşındaki bir erkek çocuğu ile kendisinden 21 yaş büyük bir kadının alevli ilişkisi gibi gelse de sonrasında; suç, toplumun suça bakışı, adalet, SS subayları, Nazi kampları ve vicdan vicdan...
Kitabın isminin OKUYUCU olmasının nedeninin açıklandığı bölümler çok etkileyici idi.Yeteri kadar Övüldüğü için ben daha fazla övmeyeceğim. Mis gibi kitap. Filmi varmış filminde izlemek istiyorum.Okuyucu, benim okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu.Konu olarak okurun ahlak kavramıyla oynamasından inanılmaz keyif aldım. Michael Berg’in utanç duygusunun yansıtılışına, geçmişiyle hesaplaşmasına, psikolojik tahlillerdeki ve betimlemelerdeki ustalığa,hikayenin beklemediğim bir şekilde sonlanmasına ve aynı zamanda okurun heyecanını yükseltecek bir anlatıma sahip olmasına bayıldım.Ayrıca yazar, bu dava üzerinden yeni kuşağın Nazi dönemiyle, anne ve babalarıyla hesaplaşmasını da ele alarak okurun suç kavramı üzerinde düşünmesini sağlıyor.Bu yüzden "düşünmemeyi tercih ettiğimiz" konuları karşıma çıkardığı için Bernhard Schlink merak ettiğim yazarlar arasına girdi.
Kitabı elime ilk aldığımda salt bir aşk hikayesi mi böyle mi devam edecek diye düşündüm. Michael ve Hanna’nın gizemli aşk hikayesi gibi başlayıp, Almanya’nın Nazi geçmişiyle hesaplaşmasına dönüşen ve adalet sorgulaması yaptıran bir eserle karşılaşmayı beklemiyordum. Sayfalar ilerledikçe edebi zenginlik ve akıcı anlatım kitabın içine çekti.
Bir hukukçu olarak ikinci bölümdeki yargılamalar, bir nevi hesaplaşmalar, avukatların takındığı tavırlar söylemler oldukça ilgimi çekti. Adalet kanunlarda yazan mı yoksa toplumun uyduğu kurallar mı ikilemi tekrar canlandı zihnimde. 1960 Almanya’sı ile 2022 Türkiye’sinin hukuki olarak benzer süreçler yaşadığı da satırlar ilerledikçe görülüyor.
Karakterlerin ele alınması ve okuyucuya ilk başta verilmeyen sırların kitap ilerledikçe netleşmesi ve belli bir zemine oturması da beni tatmin etti. Keyifle okuduğum bir kitaptı.
188 syf.
7/10 puan verdi
Kitap, Michael(15) ve Hanna(36) arasında geçen aşkı anlatıyor. İlişkileri çoğunlukla cinsellik çevresinde ilerliyor ama aslında anlatılan basit bir aşk-cinsellik ilişkisi değil. Michael bir gün okuldan dönerken rahatsızlanıyor ve Hanna onu görüp yardım ediyor. O günden sonra Michael, Hanna’yı düşünmeden duramıyor ve iyileştikten sonra teşekkür etmek için tekrar evini ziyaret ediyor.
Günler geçiyor Michael, Hanna’ya daha fazla gitmeye başlıyor. Hanna, buluştuklarında Michael’dan bir şeyler okumasını istiyor. Yani Michael “Okuyucu” oluyor.
Bir gün Hanna ortadan kayboluyor. Michael ise onsuz hayatına devam etmeye çalışıyor. Yıllar geçiyor ve Michael hukuk eğitimi alıyor. Hukuk eğitimi aldığı sırada ise bir davayı izlemek için gittiği mahkeme salonunda, bir grup Yahudi’nin ölümüne sebep olmasından dolayı sanık koltuğunda oturan ve Nazi üyesi olan Hanna ile karşılaşıyor. Michael, Hanna’nın suçunu hafifletecek bir bilgiye sahip ama bunu söyleyip söylememe konusunda kararsız çünkü Hanna’nın bu sırrı sakladığını fark ediyor. Michael, Hanna ile ilgili öğrendiği gerçeklerden sonra ona karşı olan davranışlarının sebeplerini yavaş yavaş anlamaya başlıyor. İlk iki bölüm Michael’ın davranışları, düşünceleri canımı sıkmış olsa da yıllar geçmesine rağmen hala o sadakatini, sevgisini koruması beni baya etkiledi..
Yoruma başlamadan önce, o kadar sürükleyici ki açtım bitirdim diyebilirim.
"BERNHARD SCHLINK" kitabına gelicek olursak. Kırkı aşkın dile çevrilen ve sinemaya uyarlanan Okuyucu, 20.yüzyıl Alman edebiyatının en parlak romanlarından biridir.
Onbeşindeki lise öğrencisi Michael Berg ile 36 yaşındaki Hanna Schmitz arasındaki tutkulu aşk üzerindeki tutkulu bir hikayeyi anlatıyor.
Ve yan yana geldiklerinde neden Michael'e kitapları okuttuğunu kitabın adınında neden Okuyucu olduğunu anlıyoruz. Ben okudum beğendim, tavsiye eder miyim evet ederim.