Ailesinden kalan miras sayesinde lüks ve huzur içinde yaşayan, istediği her şeye parasıyla sahip olabilen bir genç adam giderek hiçbir şeyden zevk almamaya, hissizleşmeye ve tepkisizleşmeye başlar. Başkalarının mutlu olduğu, heyecan duyduğu şeylere kendisi hiçbir şey hissetemekte ve tepkisizliğini korumaktadır ta ki o olağaüstü geceye kadar. O gün de sıradan bir pazar gününe uyanmıştır. Gittiği at yarışında işlediği suç yılların birikmiş tepkisizliğini, heyecanını, hazzını dışa vurar. Sonrasında alt tabaka insanların gittiği lunaparkta iç dünyasında bir aydınlanma yaşar. Bu süreçten sonra eskiden umursamadağı, güzel yanlarını görmediği ya da görmek istemediği her şeyde mutluluk arar. Artık eski "beni" karanlığa gömmüş ve adeta gençleşmiştir.
