Zweig'ın ders niteliğindeki bu kitabı bize seçkin bir burjuvanın her şeyi elde etme yetisinin getirdiği dezavantajla hayattan tad alamamasını, duygulardan bile yoksun hale geldiği zamanlarda, sıradan bir pazar günü at yarışında vakit geçirirken hoşlandığı kadının kocasının biletini oyun oynayıp eğleneyim derken çalmasından bahseder. Bileti çalar ama bir taraftan da kendini kirlenmiş hisseder çocukluğunda ona böyle öğretilmemiştir,diğer taraftan da biletin sonucunu merak eden kahramanımız biletin kazandığını öğrenince kazandığı paradan kurtulmak için kazanamayacak bir ata tekrar oynar fakat o da kazanır, ve farkeder ki uzun süre hiç bu kadar haz almamıştır kazandığı para değil ama beklemek, şans, oyun onu cezbeder. Tekrar oynamak ister haz almak için fakat güm sonuna gelindiğini öğrenir. Haz aşmıştır ama cebinde ona ait olmayan çalıntı para bulunmaktadır,sıradaki iş bu paradan kurtulmaktır. Lunaparka giden kahramanımız tanıdığı kişiler de vasıtasıyla cebindeki paradan da kurtulmak için bi şekilde para verir baloncudan balonlarını alır, faytoncuya fazla para verir ve bu onu mutlu eder derken kahramanımız verme hazzını tadmıştır. Bu onu mutlu eder ve kendini keşfeder, öykeki kendine ait olan paradan bile vermeye başlar, insan verdikçe insan olabilmeyi hisseder çünkü başkasını mutlu eden kendi de mutlu olacaktır. Güzel bir kitaptı