Seçkin bir burjuva olan, hayattan artık tat alamayan bir adamın, bir gün içerisinde başından geçenlerle kendini keşfetmesini anlatan bir Stefan Zweig öyküsü. Kahramanımız hiç bir şeyi hissetmeyen, burjuva sınıfından bir beyefendidir. Bir pazar sabahı gittiği at yarışında karşılaştığı kişilerle yaşamış olduğu olaylar esnasında yeniden hissettiğini hisseden kahramanımız, bu duyguyu tekrar tekrar yaşamak için tüm gün gezer. Kapıldığı bu duygu akışında kendini tekrardan bulan kahramanımız yaşadığı olayı olağanüstü bir gece olarak adlandırır.
Karakterin kendini bulma yolculuğunda anlatılan kötücül düşünceler, işlenilen suçun benliğine getirdikleri, yeniden hissettiği yaşama heyecanı kısaca yaşadığı bütün psikolojik duyguların anlatımı şahaneydi.
Ne var ki bu satırları sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu. Aslında bu bir anlamda, kafamı sürekli meşgul ederek içimde bir kabarmaya yol açan bir olayla nihayet hesaplaşmak, onu yerli yerine oturtmak ve her yönden incelemek için giriştiğim bir denemeydi.