Bir gecenin bir insan için 'olağanüstü' olarak nitelendirilmesi, o gecenin o insan için dönüm noktası olabileceği anlamına geliyor mu? Neden olmasın! Kendinden emin ve oldukça rahat bir insan düşünün, hiçbir derdi olmayan, hiçbir şeyi kafasına takmayan, sadece hazları peşinde koşan ve aynı zamanda gittikçe duyarsızlaşan bir insan düşünün...
Aslında her şey at yarışında başladı. O gün kendinden iyice ödün vererek bir suç işler, hatta kendini hırsız olarak nitelendirir. Fakat o günün o olağanüstü gecesinde, o suç sayesinde kendini gerçek bir insan olarak hissetmeye başlar. Evet gerçek bir insan olduğunu... Gerçekten yaşıyor olduğunu hisseder!
Kitapta en sevdiğim alıntı ise şu oldu:
" Birilerini sevindirmenin ve bundan sevinç duymanın ne kadar kolay olduğunu hissediyorum: İnsanın kendini açması yeterliydi, insandan insana canlı bir akış başlıyordu hemen, yükseklerden derinlere iniyor, derinlerden tekrar sonsuzluğa yükseliyordu."
Kitap çok güzel mesajlar veriyor ve tabii ki Zweig'ın her kitabında gördüğümüz o eşsiz anlatımıyla biz de o olağanüstü geceye şahit oluyoruz, hatta o geceyi bizzat yaşamış gibi hissediyoruz.
Kısacası okuyun, okutun!