Anlatımı dolayısıyla okuması zor gibi gelse de, konunun ve ana fikrin vardığı nokta hepimiz için kendimizi keşfetme kılavuzu olabilir... Bir insan için refahta olmak, rahat ve tasasız olmak, saygın bir sınıfa ait olmak, hatasız sayılmak mutluluk için yeterli mi? Yoksa biraz acı çekmek, hata yapmak, bir dönem yalnız kalmak bizce mutluluğun değerini daha anlamlı mı kılar? İşte hayattan tat alamayan, gittikçe duyarsızlaşan tabiri caizse içi ölen bu karakterimizin, bir pazar günü kendisi için çok yabancı sayılabilecek bir duygu olan hırsız konumunda kalması ile yaşadığı vicdanı aydınlanmanın, kendini keşfetmesinin öyküsüdür bu Stefan Zweig aktarımı.. Aktarım dedim çünkü bilindiği gibi Zweig Avusturyalı bir baron olan Friedrich Michael von R'nin yaşadıklarını üstün psikolojik irdelemesi ile birlikte bizlere aktarmıştır.. Sözün özü.. Özellike ben böyleyim deyip sadece kendi kabuğundan etrafa bakanlara, degişmeyi kabullenemeyenlere ithaf olunur.. çünkü gerçek mutluluk başkalarının hayatına dokunmaktır.. sevgiyle kalın... İyi okumalar...
"Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz..."
Yunus Emre