Sokağa çıkıp yoldan geçen birinin başına çekiçle vursam ve onu öbür dünyaya yollasam anında hapse atılırım. Hatta belki asarlar bile. Ama Fransa'ya gidip aynı şeyi yapmayı reddettiğim için beni yine hapse attılar. Adalet bunun neresinde Alfie?
Yirmi bir yaşında olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal etmekte bile zorlanıyordu Alfie. O yaştaki insanların kulakları ağır işitmeye başlıyor, görüşleri bulanıklaşıyor olmalıydı. Ihlayarak, Eh, geç oldu, artık ben yatayım, demeden şömine önündeki kırık koltuktan kalkmak mümkün değildi o yaşta. Dünyadaki en önemli şeyler bir bardak çay, rahat bir çift terlik ve sıcak tutan bir yelek olmalıydı. Bazen bu konuya kafa yorduğunda, bir gün kendisinin de yirmi bir yaşında olacağını düşünüyordu ama bu o kadar uzaktı ki, hayal etmesi bile güçtü.