"...Tadına baktın işte. Yetmiyor mu? Herhangi bir şeyden, tadından başka ne alabilirsin ki? Hayatta bize bahşedilen tek şey budur, hayattan bize bahşedilen tek şey budur. Bir tat. Ötesi yok."
İlginçtir, bu, hayatın, içindeyken tamamen dışında durduğunuz ilk vaktidir. İnsan bu süre zaıfında kendi çürümesini gözlemlerken (eğer o insan benim kadar talihliyse), süregelen yaşama gücü sayesinde çürümesinden hatırı sayılır bir uzaklıktadır - ve hatta kendini bundan kaygısızca bağımsız hisseder. Evet, kaçınılmaz olarak sizi nahoş sona götüren, giderek arta sayıda işaretler vardır ve buna rağmen dışarda kalırınız. Ve somut gerçekliğin gücü gaddardır.
Çalışırken gördüğüm ve ayak üstü lafladığım meslektaşlarım elbette var, ama hayat anlayışlarının temelindeki varsayımlar benimkine o kadar zıt ki, beraber özgürce düşünmemiz çok zor.
Kişisel yaşamla ilgili hiçbir ortak dilimiz yok.