Bilge bir insan gibi, sonsuzluğu sükunetle bekleyerek, son arzularını kaydedebilmek için her şeyden önce, hayata değer vermemeyi öğrenmesi icap ediyordu.
“Sen benim memleketimde ölmemi istiyorsun. Bu çok yanlış ve insanlığa sığmaz. İnsan ölüm döşeğinde olunca memleket falan kalmıyor. Yaşayabilmek; işte memleket dediğin şey budur. İstemiyorum, böyle çaresizce ölüp gitmek istemiyorum.”
Seni seviyorum, bunu biliyor musun?
Hayat bize bahşettiği müddetçe mesut olmalıyız. Korku ve ıstırap içinde geçecek bir seneyi ne yapayım? Birkaç hafta, birkaç gün ve gece yeter bana.