Bir söz vardı, hepimiz gogol'un paltosundan çıktık, diye. Gerçekten kitabını okuduğum da anladığım o zor cümlelerin, tek bir çember etrafında öyle nizami bir duruşla okuru selamlamalarını, Üstünkörü bir ütopyayı bile bize öylesine gerçek bir olay hissiyatı verdirmeyi başaran, kusursuz bir olay kurgusu ve anlatım becerisini bizlere açık bir şekilde gösteren bir Eserin, kısa bir incelemesini sizlere aktarmak isterim.
Gogol'un ölü canlar eserinde bütün hisleri güçlü bir şekilde hissetmek ve insanın yeri geldiğinde ne kadar küstah ve acımasız bir canlıya dönüşebileceğini, açgözlülük belirtilerinin ne gibi küstahca olaylar yaratabileceğini Rus insanlarının yeri geldiğinde her bir insan gibi ne kadar zeki ve sinsi insanlar olabileceğini, Gogol'un bir noktası da toplumsal olayların ve bunun yaratabileceği kişilikler ve statülerin, şehir veya bir ortam açısından ne gibi kaoslara dönüşebileceğini, insanların komün yapıdan ziyade aslında bireysel varlıklar olduklarını ve bireysellik bozuldukça, toplumsal yapının da sarsıldığını kitap üzerinden birçok duygu ile bizlere nüfuz ettirmeyi başarmış.
Ütopik anlamda gerçekten olay örgüsü ve olayların sıralanışı düşünüldüğünde muazzam bir eser.
Ben genel mânâ da incelemelerimde fazlaca kitap içeriği hakkında derine inmeyi absürt buluyorum. Sadece kitabın konu ve oluşu bakımından nicel yorumlar yapmayı seviyorum.
Bu Yüzdendir, incelememi kısa tutuyorum. Okumak isteyen her Rus edebiyatı hayranıns şiddetle tavsiyemdir.