Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi, duygularınızı yanınıza almayı unutmayın, yolda bırakmayın onları, sonra yerlerinden kaldıramazsınız. Hemen ileride sizi beklemekte olan yaşlılık korkunçtur, hiçbir şeyi geri vermez! Mezar bile ondan daha merhametli, daha lütufkârdır, "Burada bir insan gömülüdür!" diye yazar çünkü mezarın üzerinde; ama yaşlılığın insanlıktan çıkmış soğuk, duygusuz çizgilerinde okunacak hiçbir şey yoktur.
Niçin hep ulkemızın uzak, ıssız yerlerinden birilerini buluyor ve hayatımızın yalnızca yoksulluklarını, yoksunluklarını, kusurlarını yazıp duruyorum? Yazarın böyle bir özelliği ya da kusuru varsa ve kendisinin bütün yeteneği ıssız, uzak yurt köşelerinden bulup çıkardığı insanlar üzerinden hayatımızın yoksul, sefil yanlarını sergilemekten ibaretse, elden ne gelir!
Hiçbir şey, doğayı izlemenin keyfini sürerek, arada bir de herhangi bir kitabın sayfalarını karıştırarak tek başına yasamaktan daha hoş olamaz.
Eğer ahlak ille de bozulacaksa bu benim elimle olmasın!