Ölü Canlar

Nikolay Gogol
Ölü Canlar
“İnsanların yaşadığı her yerde, en aşağılık, pis, fakir semtlerden, yüksek, şekilci, sıkıcı, soğuk çevrelere kadar değişik yerlerde insan hiç olmazsa hayatında bir defa, hiç kimseye benzemeyen, hayatı boyunca hatırlayabileceği, içinde bambaşka duygular uyandıran biriyle karşılaşabilir. Hayatımızı kaplayan acılar ne kadar çok olursa olsun yine de içimizi aydınlatan bir mutluluk ışığı parlayıverir aniden.”
Sayfa 87 - Erasmus Yayınları
-Yaşamımız nedir? +Kederlerle dolu bir vadi... -Dünya nedir? + Bir duygusuz insan kalabalığı.
Reklam
"Yeryüzünde garip şeyler, pek çok neşeli görüntüler bile üzerinde uzun uzadıya durulunca hüzne bürünür."
"...Budalaca şeyler yapmaktan çekinmiyor ama budalaca şeyler yaptıklarının ortaya çıkarılmasından ödleri kopuyordu. Bizim vatanseverlerin durumu da onlara benzer, onları ayağa kaldıran duygunun vatanseverlikle ilgisi yoktur."
Sayfa 225Kitabı okudu
Yeryüzünde tabiat zenginliği içinde tek başına bir hayat sürmekten, arada bir kitap okumaktan daha zevkli ne olabilir?
Yeryüzünde tabiat zenginliği içinde tek başına bir hayat sürmekten, arada bir kitap okumaktan daha zevkli ne olabilir?
Reklam
Yeryüzünde garip şeyler, pek çok neşeli görüntüler bile üzerinde uzun uzadıya durulunca hüzne bürünür.
Geçmiş yıllarda yüzüme canlılık, hareketlilik veren kahkahalar, sel gibi konuşmalara sebep olan şeyler artık beni etkilemeden yanımdan akıp geçiyor, dudaklarım kıpırtısız, ses çıkarmadan bakıyor onlara.
Paran olmasın ama konuşup anlaşabileceğin dostların olsun.
"Ah, şu garip Rus halkı eceliyle ölmeyi hiç sevmez nedense."
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Sizler derine inen bakışlardan korkuyorsunuz, kendiniz bile enine boyuna düşünmekten kaçınıyorsunuz, her şeye derine inmeyen gözlerle bakmayı seviyorsunuz.
"Korku vebadan da tehlikelidir ve göz açıp kapayana kadar yayılır."
Sayfa 179Kitabı okudu
İhtiyarlık,size hiçbir şeyi geri veremez. Yeniden vermez. Mezar bile ondan daha iyi kalplidir. Çünkü üstüne şöyle yazılır: "Burada bir insan gömülüdür." Fakat insanlıkla ilgisi kalmamış yaşlılığın,soğuk duygusuz çizgilerinde böyle bir yazı bile göremezsiniz.
Sayfa 122
Günler hep aynı ve renksiz geçiyordu. Bu uyku halinden uyandığı zamanlar yok değildi. Postacı gazeteleri, dergileri getirdiği zaman gözüne eski arkadaşlarının isimleri ilişiyordu. Bunlar ya önemli devlet memuru veya sözü geçen birer siyasetçi olmuşlardı. O zaman kalbinde gizli, sessiz bir hüzün duyuyor hiçbir şey yapmadığını düşünerek pişman oluyordu. Birden gözlerinin önüne okulda geçirdiği zamanlar ve Aleksandr Petroviç geliyor kendini tutamayarak akşama kadar hüngür hüngür ağlıyordu. Neydi bu hıçkırıklar? Hasta bir ruhun acı sırlarını mı ortaya çıkarıyordu? Yoksa içinde büyük adam olma isteğini gerçekleştirememesi ve tahsilini bitirememenin üzüntüsünü mü duyuyordu? Başarısızlıkla mücadele edememiş, olayların hakimi olamamıştı. Erimiş bir maden gibi kişiliği son şeklini alamadan dayanıksız, irâdesiz kalmıştı. Sebebi, örnek aldığı öğretmeninin erken ölümüydü. Artık sarsılan, sönmüş iradesini kim kuvvetlendirecek, "ileri" sözüyle ruhunu kim uyandıracaktı?
Sayfa 244