Bir dönemin Rusya'sını, daha doğrusu Rus toplumunu resmeden Gogol'un meşhur ve yarım bıraktığı eseri. Maalesef romanın sonu açıkçası hayal kırıklığına uğrattı beni.
Bu sefer birlikte uzun bir yolculuğa çıktığımız roman kahramanı Çiçikov'du. Gerek Çiçikov gerekse diger karakterlerin Rus olmadığını bilmesem tamamen 'yozlasan toplumumuz' diyeceğim; kurnaz, çıkarcı, lüks düşkünü, güçlüden yana ve dindar.
Şansı tuhaf bir şekilde yaver giden bir adam üzerine kurulu roman. Romanın asıl amacı o yıllardaki Rus toplumunu anlatmak ve eleştirmek. Dönemin feodal taşra yapısını, köylülerin sefaletini, taşra zenginlerinin şehir özentiliğini roman boyunca ayrı ayrı karakterlere farklı özellikler yükleyerek anlatmış yazar.
Bu arada Gogol, yazı yazmanın 'şeytanın işi' olduğunu düşünen bir dinadamının etkisi altında kalmış. Sonra maruz kaldığı türlü hastalıklar ve depresyon, bir sanatçı olarak üretme sıkıntısı ve ruhuyla alakalı pişmanlıklar nedeniyle Gogol, Ölü Canlar'ın ikinci cildi dahil el yazmalarının çoğunu yakmış. Okurken Gogol'un bir dahi olduğu fikrini uyandıran bir kitap. Şahane gözlemler içermekle beraber tasvirlerin aşırı uzun olması dikkat çekiyor.