Ölü Doğa

Andre Verdet
"Bir gölgeye benziyor ışık."
Sayfa 27 - İyi Şeyler YayınlarıKitabı okudu
Korkuyor kadın ansızın bağırıyor Boğuluyor oysa kimse Sıkmadı boğazını
Reklam
"Yalnızca ilkbahar ve yazlar hiç geri gelmiyordu."
Sayfa 31 - İyi Şeyler YayınlarıKitabı okudu
"Ve dalga alıp götürüyordu son anıyı."
Sayfa 4 - İyi Şeyler YayınlarıKitabı okudu
Aralanıyorsa kapınız Kimi zaman kendiliğinden Tepeden tırnağa yeşil Ağacın ruhudur gelen.
Reklam
TARLAKUŞUM Tarlakuşum sabah sabah Yıkamayı unutmuş Çiğin taze şarabında Gagasının ezgilerini
Sayfa 20
Kadınsa oradaydı şimdiden gözlerimin hizasında daha da kara güneşte her zamankinden kıpırtısız ve yoksul dudakları kuru bakışları kör tepeden tırnağa ateşler içinde bir yangın düşüyle
Sayfa 23
YAŞAMA GÜCÜ ÖLMEZ Aralanıyorsa kapınız Kimi zaman kendiliğinden Tepeden tırnağa yeşil Ağacın ruhudur gelen
Sayfa 16
Sana doğru iniyordum ve sen bana doğru yükseliyordun. Her akşam bizi yaklaştıran boşlukta o adını anmaya çekindiğimiz şeyin gölgesi ve ışığı vardı yolun üstünde. Zaman güneşin kayığının tartımıyla yalpalıyordu ineğin memelerinin altında Ne kaldı Kasemde o süt maviliği ve kehanetlerini hiç tüketmeden içebildiğim yüzün belirgin izi o kırlangıç çığlığı başımın üstünde ve önümde batan o güneş yüzyıllardan güçlü o şafak dirençle yükselirken insan sırtımın gerisinde.
Sayfa 11
Reklam
Bu kez iyice yitirdiler birbirlerini biri Öteki oldu ve o anda tersi de Şaşırtıcı biçimde gerçekleşti Bilmiyorlar daha Hiç bilecekler mi Farkında olmadan bırakıp gittiler yatağı odayı yeri göğü Sınırlar ötesindeler şimdi İç içe sarmaş dolaş Biraz da telaşlı Serüvene kapılmış yürekleri Sonra da bir geceyarısı güneşinin apansız çarpması Tenlerinin en uzak ucunda Birbirlerini bulduklarında Bulabilecekler mi O iki ayna gibi olacaklar yakın Yüz yüze Alabildiğine dingin
Sayfa 10
Benim için hep dingin bir coğrafya oldu bedenin Uysal deniz suyunun gökkuşaklarıyla çevrili Ve sert rüzgarlarına adanmış kız kadırgaların Binyıllık kepezlerin açığından yelkenler fora Aşıp geçen yıldızların ulu burnunu
Sayfa 7
Ne kadar çok baktık birbirimize kesinliğin kılıcı bir ant gibi dururken aramızda ve başımızın üstünde o tek gökyüzü çaresiz bir sevinç çölüne benzer kumu bile boşalmış kuşları uçmuş
Sayfa 6
Dudak dudağaydı soluğumuz ve göz göze Aynalarımız içinden birbirimize uzanmış Deniz hafifçe sallıyor sessizliğinin dibinde sözlerimizi Ve dalga alıp götürüyordu son anıyı Geçipgiden ay görüverirse gecesinde Çakıl çarşaflarda yatan şu bitkin gövdeleri
Sayfa 4