Sağ olasın İmam'ın oğlu. Son zamanlarda okuduğum en iyi Türk polisiyesiydi. Ankara polisiyesini Behzat Ç. ile sevmiştim ama yer yer kitabın önüne geçen dizinin bunda pay büyüktü. Ölü Doğanlar ise ilk 50 sayfasından sonra tamamen farklı bir tadı olduğunu hissettirdi. Son sayfasını okuduğumda bu topraklardan birinin böyle bir roman yazdığı için gururlandım.
Olay ve karakter sayısının çok fazla olduğu için eleştirilmiş ama bence bu eleştirilecek değil takdir edilecek bir yan. Kitabı bitirdiğimizde hiçbir olayın havada kalmadığını ve ana olaya bağlandığını görüyoruz.
Yakın geçmişimizde yaşanan olayların, kurum ve kişilerin (özel harp dairesi, işkenceci polisler,suça bulaşmış devler görevlileri...) işlenmesi romanı sevmemin en önemli nedenlerinden.
31. bölüm için de Doruk Ateş'i ayrıca tebrik etmek isterim.
"En sinir bozucusu ise bazı mezar taşlarına yazılan, mevtaların yaşarken edindikleri unvanlardı. İnsanların üstünlük kurma çabalarından biri de buydu. Pilot Yüzbaşı, Dahiliye Mütehassısı, Büyükelçi... Hepsi ölüydü. Hiçbiri bu unvanlarını bir daha kullanamayacaktı.Ama yakınları bu sıfatlardan duydukları gururu tüm dünyaya haykırırcasına bir nişan gibi mermere işletmişti."
Yukarıdaki metin 31. bölümde geçiyor. Popüler olan, herkesin okuduğu kitapların yanında "Ölü Doğanlar"ı mutlaka okuyun. Popüler olanı okuma sıfatını boş verin. Pişman olmazsınız.