Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Ölü Kadınlar Memleketi
Burçe BahadırEn Beğenilen Ölü Kadınlar Memleketi Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Ölü Kadınlar Memleketi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ölü Kadınlar Memleketi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Baba çok korkuyorum,bu beni kesin öldürecek...
Sebepsiz boşanmalarda cinayetlerin olması gerekir..
Kocamın beni sattığını mahkemede söyleyemedim. Çocuklarım izliyordu..
Abini öldürürüm,babanı,anneni öldürürüm.
Seni her halükarda öldüreceğim zaten...
Bu sözler tanıdık geldimi sizlerede. Kadınlarımız boşandıkları kocaları, ayrıldıkları erkek arkadaşları,nisanlıları tarafından öldürülmeden,bu dünyadan yok edilmeden önce en az bir kaç sefer işittiler bu cümleleri.
Hiç biri böylesi bir vahşeti haketmedi ama erkekler kendilerini aklayacak bir şeyler buldular onların ardından, nihayetinde artık onlar kendilerini savunamayacaklardı.
Yazarımız kitabında eşlerini öldüren erkek ve kadınlarla yaptığı röportajları yazmış. Onları bir nebzede olsa anlamaya çalışmış. Okurken beni en çok etkileyen Gönül,Seda ve Suna oldu hayatları vermiş oldukları yanlış kararlarla nasılda ellerinden alınmış,okumak isterseniz kesinlikle tavsiyemdir. Ayrıca yazarımızın yapmış olduğu kadın cinayetleriyle ilgili belgeselide izlemenizi öneririm. Son olarak dilerim kadınlarımızın öldürülmedikleri, rahatsız edilmedikleri bir dünyaya kavuşuruz.
Kitaplarla ve sevgiyle kalın ️
Nasıl başlanır, ne denir gerçekten bilemiyorum. Bir kitabı bitirdiğimde hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.
Burçe Bahadır; karısını öldüren erkeklerle, kocasını öldüren kadınlarla ve bu cinayetlerin geride kalanlarıyla yaptığı röportajlarını yazıya dökmüş bu kitapta. Her satırını hüzünle ve nefretle okuduğum bu kitabın etkisinden çıkabileceğimi hiç düşünmüyorum. Anlatılanların hepsinin gerçek hikayeler olduğunu bilmek daha da dolduruyor beni. Ama iyi ki okumuşum diyorum. Ülkemizde kadının ne kadar değersiz görüldüğünün, her hareketine her zerresine ne iğrenç anlamlar yüklendiğinin, sürekli ezildiğinin ve en acısı her gün onlarca kadının katledildiğinin farkında olsam da gerçekler bir kez daha tokat misali çarptı yüzüme. Ne değişti, orası tartışılır. Biz farkında oldukça, sesimizi yükselttikçe kimse bizi duymuyor onun da farkındayız aslında ama bir şeylerin değişeceğine dair hala umudum var benim. Lütfen okuyun, okutun bu kitabı.
Kitabın sonunda şöyle söylüyor Burçe Bahadır:
"Tecavüz ve cinayetin hiçbir mazareti olmadığını öğrenmek için dünya kaç kere daha dönmek zorunda kalacak, bilmiyorum. Umarım hiçbirimizin başı dönmez, midemizin içi dışına çıkmaz o vakte kadar."
Çoktan çıkmadı mı midemizin içi dışına?
Her incelememi keyifli okumalar dileyerek bitiririm ama bu sefer keyifli okumalar diyemeyeceğim. Anlatılanlar keyfinizi baya kaçıracak çünkü.
TÜRKİYE'DE BÜTÜN CİNAYETLER DAHA FAZLA ARAŞTIRILMALI
Bazı kitaplar elinize kahve alıp keyifle okuyabileceğiniz kitaplardan değildir ya işte bu kitap o kitaplardan. Maalesef konu çok tatsız olunca kahvelerin de tadı kalmıyor. Burçe Bahadır'ın okuduğum ilk kitabı: Ölü Kadınlar Memleketi.
Kitabın genel bir özetini yaparsak eğer, yazarımız hapishaneye gidip eşlerini öldürmekten hüküm giymiş iki kadın ve üç erkekle konuşmaya başlıyor. Bu cinayetleri dinlerken yeri geliyor cinayetin oluş sırasını, yeri geliyor hikâyenin baş kahramanlarının isimlerini değiştiriyor. Gizlilik açısından okurken ne kadar ince düşündüğünü gösteriyor. Gelelim kitabın diline. Yazar üslup olarak öyle şatavatlı kelimeler seçmiyor, bunun yerine daha vurucu ve net cümleler kullanmayı tercih ediyor. Böylelikle okurken daha samimi daha kesin bir tavır ortaya çıkıyor.
Yazar, kitabın arasına sıkıştırmış olduğu birkaç filmle metinler arasılığı gayet bilinçli bir şekilde kullanıyor. Filmlerden bahsederken aslında okuyucuyu; adalet, kadın cinayetlerinin politikliği, toplum olarak kadın erkek rollerinin aslında toplumu nasıl köklü olarak etkiledigini araştırmaya sevk ediyor.
Okuyuculara ufak bir tavsiye: sonuna kadar okumayı göze alıp başlayın. Konunun can sıkıcılığı yüzünden kitabı ara ara kapatabilirsiniz...
Bugün @burcebahadir tarafından kaleme alınan ve @gorunmezadamyayincilik tarafından bizlere ulaştırılan #ölükadınlarmemleketi kitabını okudum.
Gayet sade ve güzel bir dille yazılmış.
Adından anlaşılacağı üzere çok keyifli değil içeriği ancak okuduklarınızın bir adım ötesine geçince bu keyifsiz içeriğin gerçekliği içerisinde yaşıyoruz.
Bence en acımasız kısmı o!
Bir babanın katledilen kızı ile hikayesi var ki beni benden aldı
Kitapta bu yaşananlara #cinskırım diyor yazar.
Ve bence de çok haklı.
Okuduğunuz zaman, gündelik sohbetler içerisinde yaşananlar nasıl normalleştiriliyor şaşıracaksınız.
.
Okumanızı öneririm!
Kadın cinayetleri artık son bulsun. Ülkemizde insanlar cinsiyetlerine göre ayrılmasın. İnsana insan olarak yaklaşılsın. Okurken üzüldüğüm, ağladığım, öfkelendiğim bir kitap oldu. Kadınlar son noktaya gelip dayanamadıklarında kan akıtıyor, erkekler egolarına zarar geleceğini anladığı anda. Kocasını öldürmüş iki kadın, karısını öldürmüş iki erkek ve biri kızını bir diğeri kızkardeşini erkek terörüne kurban vermiş iki acılı aile ile yapılmış görüşmelerin yer aldığı okunması ve okutturulması gereken acı bir Türkiye gerçeği.
Malesef kanayan bir yara #kadıncinayetleri . Şiddete uğramış kadınların gerçek hikayeleri #ölükadınlarmemleketi . Çok sevdiği insanın gün gelip celladı olacağını kim bilebilirdi. Hapishade yapılan görüşmelerde yaptıkları caniliğe kendince "haklı" sebeplerini sıralarken, bir kadının hayatı bu kadar ucuz olmamalı demekten kendinizi alamayacaksınız. Cinayete kurban giden kadınların arkalarında bıraktıkları ailelerinin geçmeyen yürek yangınları. Bunların yanında kocasını öldüren kadınlarla da görüşmeler yapılmış. İster kadın, ister erkek olsun hiç bir insan öldürülmeyi hak etmiyor. Ama ne acı ki ceza alma konusunda bile kadın ve erkek arasında malesef ayrım yapıldığını hayretler içinde okuyacaksınız. En basiti erkeklerin bir takım elbise giyip, kıskançlık kılıfına bürünmeleri cezai indirim uygulanmasına sebep olurken. Kendini korumak için katil damgasını yiyen kadına ise aynı "tolerans" gösterilmiyor. Failleri, mağdurları ve yakınları dinlenerek kaleme alınan kitaptaki hikayeleri okurken hüzün ve hayret iç içe geçiyor. Aslında söylenecek çok şey var ama boğaza yerleşen düğümler daha fazlasına müsade etmiyor. Bu arada kitapta yer alan röportajlar belgesel olarak da yayınlanmış.