Ne selam vereni tanıyordu ne de tanınmak istiyordu. Değersiz kişilerdi hepsi de, selamları da kendileri gibi olurdu. Tıpkı soğuk yeller gibi, adamın kulağının önünden vızıldayarak gelip geçerlerdi o kadar. Baba, “Yeller papağının içene girecek olsa savurur ha, ona göre, dikkat etmelisin!” derdi.