Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.12
Ölüler Senfonisi
Abbas MaroufiÖlüler Senfonisi Yorumları ve İncelemeleri
Ölüler Senfonisi yorumları ve incelemelerini, Ölüler Senfonisi kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Ölüler Senfonisi puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
6.510 üzerinden
Ölüler Senfonisi, bir ailenin dört bir yana dağılması gibi. Ailedeki her bireyin bir yana savrulup kendi hayatlarında yaşadıkları mutsuzlukları birbirlerine yaşatmaları üzerine aslında. Erkek karşısında(baba) ses çıkaramayan bir kadın (anne), umarsız hastalığa düşmüş bir büyük kardeş Yusuf, okuma sevdası yüzünden babasının suçlamaları ve hayatı onun istekleri doğrultusunda yaşamak yerine çekip giden Aydın, ikiz kardeşi Aydın gibi evi terk eden ama bunu bambaşka amçalarla yapan ve bu yüzden de yüz karası ilan edilen kız kardeş Ayda, evin babasının yörüngesinden çıkamayan Orhan ve bir anlamda despot baba.
Burada hava sert ve kar altındadır. Kargalar dahi kar kar diye öter. Sert kış havasının getirdiği ya da hissettirdiği yalnızlık duygusu bu aile için yaşanan bir şeydir. Savaş vardır dışarıda. Baba, aydın kişiliğe karşı muhafazakar bir tutum içindedir. Anne evlatlarını kanatları altında tutmak ister ama korkar bir yandan. Baba, tüm despotluğuna, aileyi istediği gibi tutmaya çalışmasına karşın tek başına kalır hayatta.
Ölüler senfonisi, bir ailenin her bireyinin bir yana savruluşunu ele alır. Aşk da vardır bunların arasında. Bu aşk Ölüler Senfonisi için son bir umuttur belki de.
Habil ve Kabil hikâyesinin çağdaş bir versiyonu olan bu roman, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kuzeydeki Erdebil kasabasında geçiyor. Hikaye, kasabanın önde gelen vatandaşlarından Urhan Urkhani'nin kış ortasında kar fırtınasında kardeşini bulmak için yola çıkmasıyla başlıyor. Gün boyu süren arama sırasında ailenin tüm tarihi, senfoniye benzer dört bölümde ortaya çıkıyor.
Aile reisi ve dört çocuğundan her birinin değişen bakış açıları aracılığıyla anlatılan ailenin talihsizlikleri, erkek kardeşi kardeşle karşı karşıya getiren, bir babayı oğlunu ihbar etmeye ve şiirlerini yakmaya teşvik eden, kızını intihara zorlayan paternalist ve baskıcı bir toplumun aynası haline gelir. mutsuz bir evlilik sürdürür ve son çocuğunu gizemli, gizli bir varoluşa terk eder..
Kitabı ilk gördüğümde merak ettim bu senfoniyi,nasıl bir yazar bu kadar güzel verebilir bir ismin hakkıni işte okuyunca anladım,bu hikaye ölümü durmaksızın sırtlarında taşıyan kadersız birkaç insanın hikayesi işte,herkesin hayatında ölümüne aradığı o mecnunu kim bu hale getirdi?herkesin aslında ölüme sürüklenen bir "aydın"ı yokmudur?herkesin kendi elleriyle öldürdüğü hayalleri?hayatın acımasizca katlettiği "aydın" değilmiyiz bizde?hayat bir ölüm senfonisi değil mi?
Ölüler Senfonisi
Abbas Maroufi; Çeviren: Veysel Başçı; Yakamoz Yayınevi; İstanbul, 2010, 317 sayfa; Roman
Konu 'İran Edebiyatı' olunca aklıma ilk gelenler Ömer Hayyam, Sâdık Hidâyet, Furuğ Ferruhzad, Samed Bahrengi, Sadık Çubek ve Saide Kuds oluyor. Şimdi bunlara Abbas Maroufi eklendi. Bir vesile ile Abbas Maroufi'nin FERHAT'IN NAAŞI adlı romanını okumuştum, Yazarımızla ilk tanışmamdı... Abbas Maroufi hakkında internetten araştırma yaptım fakat Yazar'ı tanıtan bir sayfaya ulaşamadım. ÖLÜLER SENFONİSİ adlı kitabın başında Abbas Maroufi ile ilgili bir tanıtım yazısı var; buradan alıntılıyorum:
Abbas Maroufi 1957 yılında Tahran'da dünyaya gelmiş. Çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği yaptığı sıralarda gazetecilik ve senaristlik ile uğraşmış. Tiyatro alanında yazdığı piyeslerle ülkesinde adından söz ettirmiş. Hâlen İngiltere'de yaşayan Yazar, Sâdık Hidâyet Sanat Edebiyat Akademisi'nin kurucusu imiş ve bu akademinin başında bulunuyormuş.
Abbas Maroufi ÖLÜLER SENFONİSİ başlıklı bu romanında mutsuz bir aileyi anlatıyor. Aile bireylerinin yılgın, huzursuz geçimlerini anlatıyor. Üstelik yaşadıkları muhit kötü, kış günleri,,,geceleri karlı...
Okuyorken fenalık geçirmiştim, ruh hâllerim beni de aileden biri yapmıştı. Devrettiğim ânı yaşamaktayım günler geçmiş olsa da: İçinin havası boşalmış,,, sölpük bir balon olmuştum ben.
Akıcılık ve konu olarak çok beğenerek okudum,fakat olayların ve konuların yarım olması, zamanların karmaşıklığı biraz zorladı..ABBAS MAROUFİ’nin diğer kitaplarınıda okuyacağım. Belki yazar ve yazıları hakkında daha net bir fikre o zaman sahip olabilirim.
Konusu güzel derin anlamlar tasıyan bol bol düşündüren ama ya çeviriden yada yazardan kaynaklanan bir problem var. Oldukça fazla karakter var ve hangi karakterin konustuğunu yada düşündüğünü anlayamıyorsunuz. Kitabın başından 50 sayfa sonundan 50 sayfayı yok sayarsanız iyi bir kitap. Keşke başka bir yazar yazaydi diyorsunuz çünkü karekterler ilginç konusu ilginç.
·
Puan vermedi
İlksöz: Yaşam vardır ölümle biter, ölüm vardır doğumla başlar.
1930'ların İran'ı, daha doğrusu Güney Azerbaycan denilen İran'ın kuzeyi Erdebil şehri hikâyenin mekanı. Hikâyenin ortasında da ataerkil bir aile. Muhafazakar bir baba, tüm amacı çarşının iyi bir yerinde olan kuru yemiş dükkanını oğullarına devredip onların işi daha da
Merhaba sevgili okur,
Geçtiğimiz aylara nazaran ağustos ayı okumaları biraz daha iyi gibi. Ağustos ayının son günlerine yaklaşırken İran edebiyatının öncü isimlerinden Abbas Maroufi 'nin 2007 yılında ingiltere'de yılın en iyi 100 kitabı arasında gösterilmi olan eserini deneyimledim. Yazardan okuduğum ilk eser olmasına karşın dil ve anlatım olarak etkileyici buldum. Yaşam öyküsü tarzı anlatımlari seviyorum. Gerçekliğe yakın olduğundan çok daha farklı buluyorum. İlk sayfalar okur için sıkıcı gelebilir ama sabredip okuyunca derin yaranın izlerini ruhunuzda hissedebilirsiniz. Çocukluğu boyunca babasının taşkınlıklarına maruz kalmış, kaçık bir şair olan Aydın…
Onun açgözlü, kıskanç kardeşi, babasının gözdesi Orhan…
Mutluluğu arayan, içe kapanık, yitik kız kardeş Ayda… ve astımlı bir anne! Bir aile trajedisi. kitap çok keskin geçişlerle geçmişe, geleceğe ve düşüncelere gidiyor. O yüzden derin anlamlar içeriyor. Yaşam öyküsü severler için naçizane tavsiyemi değerlendirebilirsiniz.