En Eski Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat Gönderileri
En Eski Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat kitaplarını, en eski Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat sözleri ve alıntılarını, en eski Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat yazarlarını, en eski Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
bu gecelik bu kadar!
şimdi uslu uslu yatalım,
yatmadan önce de, a ruhum,
a kuzum, a beyaz fare
çıkarıp dilimizin altından,
ölümü düşünürken emdiğimiz
şu tuzlu çakılları,
yastığımızın altına koyalım.
bak, bir gözün açık yine
ve bir kulağın kirişte;
oysa bir bıraksan kendini
bir bıraksan, uyku güle oynaya
alıp götürecek seni,
gezdirecek, gezdirecek,
kimseye satamadan, şimdilik,
korkma, geri getirecek seni.
insan, dilini ustasının diline benzetmek
için dudağından dökülen sözün,
sadece doğrulukla, güzellikle, zekayla değil,
gizemle de dolu olmasını istiyor,
sarhoşluk veren şeylerle..
insanın içinde çünkü, en dipteki mağarada,
kendisini vira sarhoş tutmak isteyen,
sarhoşluğa doymayan biri
fısıldayıp duruyor ona,
'ölüm varsa diyor, ölüm varsa,
güzellik de, doğruluk da
akıl da izan da, bilgi de
nedir ki, diyor, nedir ki, sarhoşluğun yanında'
yakışmaz mı, yakışır,
ruhu da , tuttuğu yol gibi
yakışıklı olana,
yollarda ölüvermek!
bir gün, yine tam böyle,
'tempolu' yürürken yolda
yahut ip üzerinde,
yine kitap okuya okuya,
yine konuşa konuşa, arada,
taşlarla, ağaçlarla,
telgraf direkleriyle..
bir an kendi sırtından iniip
ölümün sırtına binivermek,
at değiştirir gibi öyle,
yol ortasında
ve her ey akarken,
dönerken geldiği yere..
valla, yakışır mı, yakışır,
niye olmasın, niye
ölümü de, tiyatro kostümü gibi
kendi üstüne , kendi içine
yakıştırmasını bilene!
herkes söylenecek ne çok şey buldu
ve söyleceğini ne güzel söyledi
ya ben? ben ne aptım, peki?
konuşma sırası bana gelince,
ters çevrilmiş tespih böceği gibi, önce
kollarmıın, bacaklarımın kalabalığında
güç bela dilimi arayıp buldum
sonrada ya evet, evet dedim,
her şey ytıpatıp sizin dediğiniz gibi
her şey tıpatıp sizin bildiğiniz gibi,
siz aramasanız da, bayanlar, baylar
siz aramasanız da, gerçeği
ona götüren yol, döne kıvrıla
sizin ayaklarınız altından geçiyor.
öyle değil mi ama, öyle değil mi
bana gelince, ben yolun kıyısında,
bu kayanın altında ve ucunda kalemin
öyle kıvırlmış düşünüyorum,
düşünüyorum da,
yol öyle olmuş böyle olmuş,
fark eder mi diyorum, kendi kendime,
fark eder mi, sen duruyorsan
ve yol senin kıyından geçiyorsa
kim ki açık bırakır gönlünün kapısını herkese
diyor bir yolcu ötekine,
o kapıdan içeri herkesten her şeyden önce
kişinin kendi cenneti girer
o kapıdan içeri,
ne sorulara, ne cevaplara sığan
büyük fikirler girer, büyük esinler girer.