Esrarengiz Sanık yazarın kitabı aslında iki ana bölüm şeklinde anlattığı bir eserdir. Birinci bölümde karakterleri tanıyarak olayın yaşandığı ana kadar olan kısımları içeriyor. İkinci bölümde de olayın nasıl çözüme kavuştuğunu Hercule Poirot ve gri hücreleri ile okuyoruz. Agatha Christie'nin bu tarz anlatım tekniği kullanması ve karakterleri daha derinlemesine okura sunmasını çok beğeniyor ve başarılı buluyorum. Sizi yormadan, sıkmadan fazla detaya girmeden yapıyor.
Bu eserinde önyargıların, para hırsının insanları nasıl kötü, kendini bilmez bir hale soktuğunu anlatıyor. Okurken bazı yerlerde hep şu söz aklıma geldi: "Önyargıyı yıkmak, atomu parçalamaktan daha zor". Ya da sosyal statülerine ve maddi durumlarına göre cinayet işleyip işlenmeyeceğine karar vermek. Aslında bir nevi polisiye kurgular ile toplumun yargılarını da yansıtıyor. Ve bazı durumlarda dil, din ve ırk fark etmeksizin hep aynı yargılarla değerlendiriliyor sanırım.
Yazarın bu kitabında tüm kanıtlar genç ve zengin Elinor Carlisle aleyhinde toplanmıştır. Etrafındaki herkes bu cinayeti işlemesi için hırsa, kıskançlığa sahip olduğu düşünüyor ve elinde fırsatı da bulunmaktaydı. Okurken kesin katili buldum demiştim ancak kitabın sonu tam bir köşeydi ve bayıldım. Çok severek, keyif alarak okuduğum bir kitaptı. Yazarın kalemini seven herkese tavsiye ederim.
