Ölüme Fısıldayan Adam, beni hüngür hüngür ağlatan kitap! Duygularımla oynadılar, bir güldürüp, bir ağlattılar. Aşka karşı bakış açımı değiştirdiler. Farklı olmanın kötü bir şey olmadığını, sadece içinden gelerek yaşamanın güzelliğini hissettirdiler. Bir kalbe iki kişinin sığabileceğini ama bunu yaparken kimseye haksızlık edilemeyeceğini gösterdiler-bu kısmı kitabı okuyunca anlayacaksınız. Yanlış anlamayın- yaralı bir kalbin, karmaşık psikolojisini, kalpte mühürlü biri için alınacak intikamın şiddetini gösterdiler... Özgür, tilkileriyle benim duygularımla, aklımla, kalbimle oynadı. Başkalarınınsa hayatıyla... Yosun, o çatlamış psikolojisi ile balık olmaya inanışı, benim bu hayattaki yerimi sorgulattırdı. Demem o ki; bu kitap ağır bir psikolojik bir roman. Konusuna biraz değinecek olursam: kitabın başında yaşamış olduğu acılara daha fazla dayanamayan, ölmek isteyen Yosun'un, intihar girişimi sırasında kapısını güçlü bir şekilde çalınıp, o kapıdan giren Özgür'ün aslında o anda Yosun'un hayatına girmesinden, yaşamayı birazcık Ölüme Fısıldayan Adam sayesinde istemesinden sonraki hikâyelerini okuyorsunuz. Sizi içten içe tüketecek, hem hemen okumak isteyip hem de bitmesin isteyeceğiniz bir kitap. Sonu beni bitirdi. Balık ile okyonusun kendilerine has aşkları kesinlikle okumalısınız. Ama uyarıyorum, gerçekten sonu feci...