Yunanistan'da 59 yıl önce yaşanmış ve bize çok tanıdık gelecek gerçek bir olayı konu alan bir kitap .
Yönetimini sözde "demokrasi" olarak tanımlayan bir devletin, farklı ideolojik düşünceleri "ideolojik küf" olarak görüp ; halkını din ve milliyetçilik fasfataları ile galeyana getirip solcuların ve aydınların üzerine salıyor (çok tanidik manzaralar degil mi?).
Demek ki coğrafya değişse de sağcıların devlet tarafından kullanılması din,milliyet adı altında fasizanlikları, katliam yapmaları, kan dökmeleri,insanlığa verdikleri zarar değişmiyor.
Devletin tüm organlarının nasıl ele geçirildiği, olayların hükumetin desteği ile nasıl katliama dönüştüğü, yüksek kamu görevlerinde bulunanların çürümüşlüğü, iktidar-ordu-yargı ilişkileri konuları beni şaşırtmadı nedense ,hatta sanki bunlara bire bir şahit olmuşum gibi bir hissiyata kapılmadım değil.
Faşizm ve her türden baskıya ve gericiliğe dayalı rejimler, cehaletten beslendiginin örneklerinden sadece bir tanesidir kitapta geçen olay.
Umarım bir gün bu gibi olaylardan herkes gereken dersi alır ve dünya üzerinden faşizm silinir gider.