Sayfa Sayısına Göre Ölümün Kimyası Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Ölümün Kimyası sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Ölümün Kimyası kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan bedeni ölümünden dört dakika sonra ayrışmaya başlar. Bir zamanlar yaşamı barındırırken, artık son başkalaşımlarını geçirmektedir. Kendi kendini parçalama sürecinde hücreler içten dışa doğru çözünür. Doku önce sıvıya, sonra gaza dönüşür. Canlılığını yitiren vücut başka organizmalar için hareketsiz bir ziyafettir artık. Önce bakteriler, sonra böcekler gelir. Ve sinekler.. Bıraktıkları yumurtalardan çıkan larvalar besin değeri yüksek et suyuyla beslendikten sonra göç ederler. Ölü bedeni düzenli bir şekilde terk ederken, daima güneye yönelen muntazam bir kortej halinde birbirlerini izlerler. Yön zaman zaman güneydoğu ve güneybatı olabilir ama asla kuzey olmaz. Nedenini kimse bilmiyor.
İnsan bedeni ölümünden dört dakika sonra ayrışmaya başlar. Bir zamanlar yaşamı barındırırken, artık son başkalaşımlarını geçirmektedir. Kendi kendini parçalama sürecinde hücreler içten dışa doğru çözülür. Doku önce sıvıya , sonra gaza dönüşür. Canlılığını yitiren vücut başka organizmalar için hareketsiz bir ziyarettir artık. Önce bakteriler, sonra böcekler gelir. Ve sinekler... Bıraktıkları yumurtalardan çıkan lavralar besin değeri yüksek et suyuyla beslendikten sonra göç ederler. Ölü bedeni düzenli bir şekilde terk ederken, daima güneye yönelen muntazam bir kortej halinde birbirlerini izlerler. Yön zaman zaman güneydoğu veya güneybatı olabilir ama asla kuzey olmaz.
Neil ve Sam, Farnham Ormanı'nın bataklık sınırında sinekkurdu sürüsüne rast geldiler. Henüz temmuzun ikinci haftası olmasına rağmen, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen olağandışı bir yaz yaşanmaktaydı. Sonsuz sıcaklık, ağaçların suyunu buharlaştırıp renklerini yok ediyor, toprağı kavurup kemik gibi sertleştiriyordu. Çocuklar yörenin yüzme havuzu kabul edilen sazlık Willow Hole göletine gidiyorlardı. Orada arkadaşlarıyla buluşup pazar öğleden sonrasını dalları gölete uzanan bir ağaçtan ılık, yeşil suya atlayarak geçireceklerdi. En azından öyle yapacaklarını sanıyorlardı.