Bizler yapacağımız işlerden, sorumluluklarımızdan en ufak sebeplerle kurtulmaya çalışır, bahaneler üretiriz. En ufak sıkıntıda ümitsizliğe düşer, vazgeçeriz. En azından bu kitabı okumadan önce çoğu kişi - ben de dahil- böyledir. Doğan Cüceloğlu, on bir yaşında kör olan ve büyük işler başaran Gültekin Yazgan ve yol arkadaşı Tülay Yazgan'ın hikayesini "Onlar Benim Kahramanım" diyerek bu kitabında anlatmış.
Peki nedir o büyük işler? O zamanlar körler için yeterli imkan olmamasına rağmen Braille alfabesini -körlerin özel alfabesi-okuyup yazmayı öğreniyor. Ana dili gibi İngilizce öğreniyor. Üniversite bitiriyor ve avukat oluyor. Asıl mesleğine ara vererek körlere öpretmenlik yapıyor. Kör olduğu için herkesin ümidini kestiği milyonlarca kişiye ses ve yol gösterici oluyor, tavsiyeler veriyor. Peki ya biz? Gültekin Yazgan'da olmayan imkanlara sahip olan biz? Hâlâ harekete geçmiyor muyuz?
Doğan Cüceloğlu kitaba "Onların yaşamını bilmek Türkiye'yi zenginleştirecekti; buna inanıyordum." diyerek başlamış ve "Türkiye'nin onları tanıması toplumumuzu zenginleştirecektir, demiştim. Umarım şimdi siz de benim gibi düşünüyorsunuzdur." diyerek bitirmiş. Ben öyle düşünüyorum ve eminim Gültekin Yazgan'ı araştıran herkes öyle düşünecektir.