Onlar da İnsandı

Cengiz Dağcı

Sayfa Sayısına Göre Onlar da İnsandı Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Onlar da İnsandı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Onlar da İnsandı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güzel olmasına güzel, ama güzelin talihi çirkin olur!
Hanımlar gibi yat, ye kızım! Hadi, Macik, hadi kızım! Kıymetlendin sen artık.
Sayfa 7
Reklam
Tütün zamanıydı. Köylüler, Kızıltaş'ın tütün tarlalarındaydılar; Bekir'in gözüne kimseler ilişmiyordu. Bekir, Gurzuf'un üstünde Memiş'in bayırına çıktı. Köyü, buradan, daha dört kilometre çekiyordu. Ama dirseği geçince artık kendini köyünde hissetti. Ayı Dağı ile yayla arasındaki geniş geçitten serin bir rüzgâr esmeye başlamıştı.
Sayfa 8
Rum köyü evlerinin kırmızı teneke damları, çoktandır, şosenin üstüne amfiteatr gibi kat kat dağlara doğru yükselen yeşil bağlar gerisinde kalmıştı. Şosenin sağ yanında da, birbirlerinden taş duvarlarla ayrılmış, uzunlamasına bağlar; kocaman basamaklar gibi, ta Karadeniz'in pırıltılı sularına kadar iniyordu.
Sayfa 8
Çoğun derdi çok olur, azın derdi daha çok olur.
Sayfa 9
Güzel Kırım
Bekir, şose kenarına kadar gitti, ineğini taş duvardan sarkan incir dalına bağladı, yanıbaşındaki taşa çöktü. Geçitten esen hoş serinliği içine doldurmak ister gibi, gömleğinin düğmelerini çözdü; kahverengi, kuzu derisi kalpağını arkaya attı. Solda yükselen dağların sırtındaki yaylalara, Ayı Dağ'ın eteklerine, Karadeniz'in sessiz yalılarına bir göz attı. İçinin bütün duygularını dile getirmek ister gibi: "Mübarek topraklar, mübarek topraklar!" dedi. Kırım'ın burası çok güzeldi. Solda, dağların üstünde yayla, tavlı bir beygir sırtı gibi temiz ve parlaktı. Aşağıda, köyün gerisinde, tütün aranlarına kadar inen koyu yeşil, cılız çamlıklar, kadife yamaçlarla örtülü dağların, derisi yüzülmüş hayvan eti renginde çıplak yerleri, ışıklar altında yanıyordu. Daha aşağıda; uçurumları al, beyaz, sarı, kırmızı renklere bürünmüş Gelinkaya ile, ondan epeyce uzakta, kurşun rengi yaz-kış hiç değişmeyen Topkaya; birbirlerine bakarak sessiz-sakin, dertlerini söyleşiyorlardı. Topkaya'nın derdi, Gelinkaya'nınkinden daha büyük, daha derin gibiydi. Göğün kimbilir neresinden kopmuş bir bulut parçası, her akşam gelir, Topkaya'yı sarardı. Esen rüzgârlar Topkaya'ya çıkmaz, onun sessizliğini bozmazlardı. Rüzgârlar, sadece Ayı Dağ'la yaylaların arasındaki geçitten geçer, Kızıltaş bahçelerindeki elma, armut, kayısı, şeftali, hurma ağaçlarını, tütün tarlalarındaki tarhları tarar, her yerden bir tat, bir hoş koku alarak Roman Koş'un eteklerine gidip yatarlardı...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.