İlk defa Orkun Uçar okudum. Üç ayrı hikâyenin tek hikâyede kaynaşmasından oluşuyor aslında. Üslubunu beğendim. Bilimkurgunun Türkiye'de gelişmesi için şans vermek gerekir diye düşünüyorum çünkü geç bile kalındı.
Opus romanıyla hayal gücünün sınırlarını zorluyor.
Uçar'ın hemen hemen yazdığı her şeyi okumuş biri olarak favorim her zaman
Kızıl Vaiz olmuştu, oradaki öyküler bambaşka bir seviyedeydi lakin
Opus o seviyenin de üzerine çıkmayı başardı.
Daha önce ayrı ayrı okuduğum iki güzel öykünün yanına bir tane daha ekleyip hepsini bir noktada birleştirmek ilk duyduğumda çılgınca gelmişti ama
Orkun Uçar bu işin altından ustaca kalkmış ve harika bir iş çıkarmış.
Opus her sayfasında size yeni bir dünyanın kapılarını aralıyor, mutlaka okuyun.
Kitap 3 ayrı öyküden oluşsa da, hem birbirleri ile bağlantılı hem de son öykünün içinde çok sayıda kısa öykü barındırıyor. Orkun Uçar iyi bir hikaye anlatıcısı, hayal gücü çok yüksek elbette. Konuları ele alış biçimini herzaman sevmişimdir. Bilimkurgu ağırlıklı olsa da, her türden mevzuya değinmiş bu öykülerde. Benim favori öyküm, adını hatirlayamasam da, "Katil" karakterin başrolde olduğu öykü oldu. Genel olarak kitabı okuması çok keyifli ve sürükleyici, tavsiye ederim.
"Yazarlar her türlü totaliter rejimde tehlikelidir ve tehlikededir."
"Hayal gücünün iki çocuğu vardır: Sanat ve din. Onları tohumlayan ise yalan söyleme yetisidir."
"Yalan gibi bir yeteneğiniz olmasa nasıl hikâyeler anlatabilir, olmamış şeyleri hayal edebilir ve gerçeklik boyutuna taşıyabilirdiniz ki?... "
Selam
Demir paraların kenarlarındaki tırtıkları Isaac Newton önermiş. Zira ondan önce değerli metallerden yapıldıkları için kenarlarını törpülüyorlarmış. Tırtık olunca bu son bulmuş. Artık küçültenler hemen yakalanıyormuş.