Asıl mesele ölen değildi de; kalanların çektikleriydi. Insanın asla kendisini bir ölünün yerine koymadığını düşündü. Ne olursa olsun, geride kalanların gözüyle bakıyordu olan bitene.
"... Bir şeye sahip olmanın en çekici yanı nedir? Sahip olduğu şeyin kaderini elinde tutmaktır. Sözgelimi bir tablodan bahsediyorsak, onu istediği yere istediğin şekilde asmak, keyfince çerçeveletmek, dilediği kişiye hediye etmek, sabahlara kadar seyretmek, yüceltmek veya yerin dibine sokmak, bir kenara atıp unutmak, hatta isterse bozmak, yok etmek artık sahibinin tasarrufundadır. Ve işte, bir güzelliği hayranlıkla seyre dalan bakışta, bunu takdir etme, sevme kadar onu kontrol etme, yeri geldiğinde bozma, mahvetme isteği de gizlidir aslında."