Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu'su

Ordusunu Arayan Kumandan

Lütfü Şehsuvaroğlu

Ordusunu Arayan Kumandan Sözleri ve Alıntıları

Ordusunu Arayan Kumandan sözleri ve alıntılarını, Ordusunu Arayan Kumandan kitap alıntılarını, Ordusunu Arayan Kumandan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kadın: bir kalıp değil çölde kaçan bir seraptır, en yakınken uzaktır, bir timsal bir misal bir viral. Allaha götüren vasitadır.
Reklam
Necip Fazıl' ın şiirinde kadın
Kadın bir kalıp değil, bir fikirdir; çölde kaçan bir seraptır, en yakınken en uzaktır, bir timsal, bir misal, bir visal; Allah'a götüren bir vasıtadır.
Sayfa 56 - ElipsKitabı okuyor
Seni tek bir silkeniş, nefsini murakabe ve oluş hamlesi bekliyor. Ol ki 120 yıldır olamayan olsun!...
Sayfa 137 - ElipsKitabı okuyor
Ordunun üstad' dan sonra en kıdemli kurmayı yine bütün bedeniyle, davranış biçimi ile konuşma üslubu ile duruş ve edasıyla Hilmi oflaz'dı.
Sayfa 13 - ElipsKitabı okuyor
Reklam
Çıkar Türk'ün ruhunu zindandan, kurtar o ruhu her an ödünü patlatan üç beş korkuluğun sahte gardiyanlarından ve tık içeriye bütün hak ve hakikat düşmanlarını!
Sayfa 139 - ElipsKitabı okuyor
Gerçekten de Sakarya ile bu mukaddes emanetin yılmaz bekçisi seçilmiş millet, şanlı bir direniş göstermiş; suyu yokuşlara doğru akıtmayı bilmiş ve fakat sonradan yaptığı eldiven ve şapka dan ibaret inkılaplarla şanını ilerletememiştir.
Sayfa 66 - ElipsKitabı okuyor
Demirel Demokrat parti mirası üstünde politika yapmış ve fakat o uğurda hiçbir şey yapmamıştır.
Sayfa 144 - ElipsKitabı okuyor
Türk düşünce ufuklarını tayin etmeye kalkıştığınızda mutlaka yolunuzu Necip fazıl'dan geçecektir.
Sayfa 11 - ElipsKitabı okuyor
Reklam
Suçlayıcılar aslında yükseldiklerini sanırken gerçek zamanı kokutmakta ve alçalmaktadırlar. Bir saman kağıdından kopya almanın dışında bu talkitciler hiçbir şey yapmamaktadırlar. Devrim diye yaptıkları da masaldan ibarettir ve yeniye tahammülleri yoktur. Ne yazık ki bu solmaz, pörsümez yeni, çirkine mahkum edilmiştir. Bir gün hesap görülecek ve gerçek inkılâp zuhur edecektir. Öylesi bir genç adam, sürekli kendi kendine "Ben neyim ve bu hal neyin nesi?" sorusunu soracaktır. Sonsuz varlık muhasebesini yapacaktır. Cemiyet, yok edilen ruhu ve yok eden güruhuyla tahlile muhtaçtır; kurtarılmayı, kendi öz benliğine döndürülmeyi beklemektedir. Şairde bu cemiyetin rahminde bir doğum sancısıdır. Böyle bir doğum aynı zamanda mukaddes emanetinde taşıyıcısı okacaktır. Artık oğul Mehmet' e güven aşılamalıdır. Nasıl ki dava, "büyük Doğu" cemiyetinin farkına vardığı mesaj olmuştur; Bu sefer içeride olan babanın evladına bir mesaj olmak gerekir. Mehmet sevinmelidir, babası eve dönse de dönmese de sevinmelidir. Zira bu tekerlek, tümsekte kalmayacaktır artık. Gerçekten de Sakarya bu mukaddes emanetin yılmaz bekçisi seçilmiş millet, şanlı bir direniş göstermiş; suyu yokuşlara doğru akıtmayı bilmiş ve fakat sonradan yaptığı eldiven ve şapkadan ibaret inkılâp larla şanını ilerletememiştir.
"Büyük Doğu"nun son dönemecinde ve "Rapor"ların tamamında... Onunla Türk gençliğini bütünleştirecek, özellikle ülkücüler ve akıncılar mahfillerini "Büyük Doğu" yani tarihî olan hakiki büyük birliğe kalbedecektik. "Ordusunu Arayan Kumandan" olarak Necip Fazıl sanatkâr deruniliği ile siyaset yaratan kurmaylığını buluşturup Türk'ün ruh köküne dayanan yeni bir inkılap peşindeydi. Fakat ya orduları onu anlamadı yahut o, ordulara kumanda edemedi...
Türk tarihini, vecd ve aşk, dönme ve duraklama, gerileme ve alçalma,ve nihayet Tanzimat devri ile beraber şahsiyetini yitirme ve maymunlaşma, Cumhuriyet çığırında ise ruh kökünü baltalama ve kurutma devreleri olarak 5 merhale içinde özleştiren...
Sayfa 313 - ElipsKitabı okuyor
Suçlayıcılar aslında yükseldiklerini sanırken gerçek zamanı kokutmakta ve alçalmaktadırlar. Bir saman kağıdından kopya almanın dışında bu talkitciler hiçbir şey yapmamaktadırlar. Devrim diye yaptıkları da masaldan ibarettir ve yeniye tahammülleri yoktur. Ne yazık ki bu solmaz, pörsümez yeni, çirkine mahkum edilmiştir. Bir gün hesap görülecek ve gerçek inkılâp zuhur edecektir. Öylesi bir genç adam, sürekli kendi kendine "Ben neyim ve bu hal neyin nesi?" sorusunu soracaktır. Sonsuz varlık muhasebesini yapacaktır. Cemiyet, yok edilen ruhu ve yok eden güruhuyla tahlile muhtaçtır; kurtarılmayı, kendi öz benliğine döndürülmeyi beklemektedir. Şairde bu cemiyetin rahminde bir doğum sancısıdır. Böyle bir doğum aynı zamanda mukaddes emanetinde taşıyıcısı okacaktır. Artık oğul Mehmet' e güven aşılamalıdır. Nasıl ki dava, "büyük Doğu" cemiyetinin farkına vardığı mesaj olmuştur; Bu sefer içeride olan babanın evladına bir mesaj olmak gerekir. Mehmet sevinmelidir, babası eve dönse de dönmese de sevinmelidir. Zira bu tekerlek, tümsekte kalmayacaktır artık. Gerçekten de Sakarya bu mukaddes emanetin yılmaz bekçisi seçilmiş millet, şanlı bir direniş göstermiş; suyu yokuşlara doğru akıtmayı bilmiş ve fakat sonradan yaptığı eldiven ve şapkadan ibaret inkılâp larla şanını ilerletememiştir...
Evine baskın verildiği, şakağına silah çevrildiği, sokakta yolunun kesildiği an dışında hiç bir davranışa geçme! Manevi kışla na kapan, iç ve dış şartlarını planla, mutlaka bir fikir ve kumanda merkezinde toplan! Söyleyebildiğim ve söyleyemediğin üzerinde kafa patlat! Düşün, taşın, anla, kolla!..
Sayfa 320 - ElipsKitabı okuyor
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.