Leningrad şehri Nazi birlikleri tarafından kuşatılmış ve tüm dünyayla bağlantısı kesilmiş bir durumda. Savaş bütün soğukluğu, acımasızlığı, vahşiliğiyle devam ediyor.Tüm bu koşullar altında bir besteci - Dimitri Şostakoviç - şehri için bir senfoni yazıyor.Bir yandan siper kazıyor, yangın gözlemciliği yapıyor. Uykusuz, aç, yorgun günler boyunca müziğinin içinde yaşıyor, senfonisinin doğum sancılarını çekiyor.
Kitabın konusu, anlatımı harika. Savaşın insanlara ne yaptığını, açlığin nelere yol açtığını, insanların açlıktan ölmemek için başvurdukları korkunç yöntemleri nefesimi tutarak okudum. Ayakta duramayacak, düştükleri yerden kalkamayacak durumdaki müzisyenlerin insan üstü çabaları ile Leningrad Senfonisi ' ni çalmaları çok etkileyiciydi. Bir senfoniyi hikayesini bilerek, bütün bölümlerini yaşayarak dinlemek daha da anlatılmaz bir duyguydu. Ve arka kapaktan kitabı özetleyen bir paragrafı yazarak bitiriyorum.
" Dayanılmaz koşullar altında, açlıkla, soğukla, bombardımanlarla, yangınlarla, ölümlerle geçirilen üç buçuk yılın, yaratıcılığın savaşa üstünlüğünün, müziğin ve umudun hayatları nasıl kurtardığının öyküsüdür Orkestra Şefi.