Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar

Gülnur Özer

Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar Posts

You can find Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar books, Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar quotes and quotes, Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar authors, Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar reviews and reviews on 1000Kitap.
Peki, bugün matem rengi olarak cenazelerde giymeyi tercih ettiğimiz siyahın eski insanlar için ne kadar detaylı anlamlar içerdiğini biliyor muydunuz? Avrupa’nın bazı yerlerinde kocası ölen kadınlar, eşlerinin ruhları kendilerine musallat olmasın diye yedi yıl boyunca siyah giymek zorundaydılar. Nedeni, ölüler tarafından görünmeyi engellediğine inanılmasıydı. Mezarlık ziyaretlerinde çiçek götürme alışkanlığımız da aynı inanıştan payına düşeni almıştır. Ölen kişinin ruhunun yeryüzüne dönerek başka bir canlıya musallat olmasını engellemek için kapı önüne ya da mezarın başına çelenk asılırdı. Böylece ruh ilk temas ettiği canlıya, yani çiçeğe tutunurdu..
Bazılarının aşk uğruna öldüğü söylenir: Ve orada bir kilise avlusu mezarı bulundu. Soğuk kuzeyin kutsanmamış topraklarında, Çünkü zavallı adam kendini öldürdü Aşkı böylesine acıtmıştı…
Reklam
Paracelsus için doğanın heykeltıraşı o kadar hünerlidir ki ruhu şekle göre değil, şekli ruha göre şekillendirir. Yani insanın şekli, kalbinin üslubuna göre şekillenir..
Hapşırmaya atfedilen “çok yaşa!” inanışının pik noktasına ulaştığı zaman, 590-610 yıllarında Roma’yı etkileyen Hıyarcıklı Veba salgınıdır. Çünkü artık dönemin korkulu rüyasının habercisidir ve ölümle kol kola gezmektedir. Bu veba o kadar şiddetliydi ki insanlar sokakta yürürken, otururken, oyun oynarken ya da sohbet ederken aniden ölüyorlardı. Söylenenlere göre kişi hapşırdığı veya tam da hapşırma eylemi sırasında ölüyordu. Papa II. Pelagius’un zamanında hastaların sık sık hapşırırken veya esnerken ölmesi, hatta bu salgın sırasında Pelagius’un da hapşırırken ölmesi, hapşırmaya bağlı kutsamayı zorunlu hâle getirmişti..
Bir dilek tutun, mumları üfleme zamanı! Doğum günü pastasının üzerine yaşanan her yıl için bir tane mum yakma inanışının aslen Antik Yunan’da ay tanrıçası Artemis’in doğum günü onuruna yapılan törenin bir kalıntısı olduğunu biliyor muydunuz? Şimdilerde her doğum gününde üflenen o mumların kökeni, Artemis’in onuruna yakılan ateşten gelmektedir. Artemis’in onuruna yapılan bu tören sırasında tapınaklardaki sunakların üzerine ince ince ay şeklinde kekler yerleştirilirdi. O dönemlerde sadece çocuğun ilk yaş gününde yapılan mum üfleme töreni de artık her yaş alma da uygulanmaktadır. Alman köylüleri bu töreni, çocuğun doğum gününde uyandığı an bir pasta üzerine tek mum yakarak yaparlardı. Tabii ki tek seferde bütün mumları üflerseniz dileğinizin gerçekleşeceğine inanmak da Artemis’in lütfunu kazanmak için yapılan bir ayinin kalıntısıdır..
Antik Çağlardan beri İrlandalılar, kötülüğü bir evden uzak tuttuğu inancıyla geleneksel düğün hediyesi olarak tuz verirlermiş..
Reklam
19 öğeden 11 ile 19 arasındakiler gösteriliyor.