Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar

Gülnur Özer

Quotes

See All
Marulun, Roma dönemlerinden beri büyülü özelliklere sahip olduğu kabul edilir. Sarhoşluğu önlediğine ve afrodizyak bir özelliği olduğuna inanıldığı için Roma ziyafetlerinde ve düğün törenlerinde bolca kullanılırdı. Orta Çağ döneminde ise çeşitli aşk iksirlerinde kullanıldı. Bir inanışa göre bol miktarda marul tüketen bir kadının doğum yaparken ağrısının az olacağına inanılırdı. Buna karşılık İngiliz versiyonunda, bahçesinde çok fazla marul yetiştiren bir kadının çocuk sahibi olamayacağı düşünülürdü. Bir başka batıl inanca göre kötü bir ruhun marulların içinde pusuya yattığı düşünülüyordu.
Batıl inanç aptalca, çocukça, ilkel ve irrasyonel bir şeydir. Ama bir tahtaya vurmanın da ne maliyeti var ki?
Reklam
Peki, bugün matem rengi olarak cenazelerde giymeyi tercih ettiğimiz siyahın eski insanlar için ne kadar detaylı anlamlar içerdiğini biliyor muydunuz? Avrupa’nın bazı yerlerinde kocası ölen kadınlar, eşlerinin ruhları kendilerine musallat olmasın diye yedi yıl boyunca siyah giymek zorundaydılar. Nedeni, ölüler tarafından görünmeyi engellediğine inanılmasıydı. Mezarlık ziyaretlerinde çiçek götürme alışkanlığımız da aynı inanıştan payına düşeni almıştır. Ölen kişinin ruhunun yeryüzüne dönerek başka bir canlıya musallat olmasını engellemek için kapı önüne ya da mezarın başına çelenk asılırdı. Böylece ruh ilk temas ettiği canlıya, yani çiçeğe tutunurdu..
Körü körüne batıl inançlarınız olmak zorunda değil, ufacık bir şeyde bile bir inanışı hatırlayıverirsiniz. Bir olmaz, iki olmaz ama sonunda aklınızdan geçmesine engel olamayabilirsiniz. Bu nedenle batıl inançları kötülemeden önce, batıl inançların kültürümüzün bir parçası olduklarını kabullenmeliyiz. Onlar geçmişin izlerini taşır, iliklerine kadar bizdir, doğrusuyla yanlışıyla bizdendir. Bu özelliğinden dolayı ben, batıl inançları bir nevi asla kopamayacağımız bir yakınımıza benzetirim. Düşünce yapımızın uyuşmadığı, ters düştüğümüz, sürekli çatıştığımız ama günün sonunda yine bizim sahip çıktığımız, koruduğumuz ve kanımızdan olan bir yakınımız gibi...
Paracelsus için doğanın heykeltıraşı o kadar hünerlidir ki ruhu şekle göre değil, şekli ruha göre şekillendirir. Yani insanın şekli, kalbinin üslubuna göre şekillenir..
Antik Çağlardan beri İrlandalılar, kötülüğü bir evden uzak tuttuğu inancıyla geleneksel düğün hediyesi olarak tuz verirlermiş..
Reklam
Hristiyan folklorunda, böğürtlenin bazen İsa’nın çarmıha gerilme tacındaki dikenler olduğu söylenir. Şeytan’ın böğürtlenlerle bağlantısı, cennetten kovulduğunda cehenneme giderken nasıl bir böğürtlen tarlasına düştüğüne dair bir hikâyeden gelir. Anlatılan bir versiyonda, cennetten fırlatılan bir karakurbağaydı ve bir böğürtlen tarlasına indikten sonra bitkinin üzerine işemiş ve onu lanetlemişti. Bir başka inanışa göre Şeytan 29 Eylül’den sonra çatal tırnaklarını böğürtlenlerin üzerine koymuştu ve meyveleri siyaha boyayan kendisiydi. İskoçya’da, Şeytan’ın bu tarihten sonra peleriniyle çalıları örttüğüne dair bir inanç mevcuttu ve meyvelerin üzerine tükürerek onların hâkimi olmuştu. Anlatıya göre bu, kasım ayında gerçekleşmişti. Bu nedenle böğürtlenin ekim ayında zehirlendiğine inanılıyordu. Hasadın durdurulması, payına düşeni alabilmesi için Şeytan’a bir adak gibiydi. Bu antik bilgi, bu tarihlerden sonra, soğuk ve yağmurlu hava nedeniyle böğürtlenlerin çoğunun yenemeyeceği için mantıklı sayılır. İlginçtir ki böğürtlen çiçeklerinin ve meyvelerinin yılan sokmasına karşı çok eski zamanlardan beri etkili olduğuna inanılıyordu..
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.